Türkiye?de yabancı yatırımcıların temsilcisi Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi (TEKPOL) işbirliği ile gerçekleştirdiği uzun ve detaylı araştırma sonucunda, uluslararası yatırımcıların gözünden Türkiye?nin Ar-Ge alanında geldiği son durumu, sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koydu. ?Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Firmaların Ar-Ge Etkinliklerinin Analizi? başlığı ile hazırlanan rapor, 19 Eylül 2011 Pazartesi günü İstanbul?da düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.

Türkiye?de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin Ar-Ge etkinliklerinin çözümlenmesi ve bu çözümlemeye dayanarak politika önerileri oluşturulmasının hedeflendiği analiz, YASED Yönetim Kurulu Üyesi Müjdat Altay ve YASED Ar-Ge Çalışma Grubu Başkanı Barhan Özce?nin konuşmalarının ardından, ODTÜ TEKPOL üyesi Prof. Dr. Erkan Erdil ve Doç. Dr. Teoman Pamukçu tarafından açıklandı.

Küresel inovatif Ar-Ge

Tüm dünyada rekabetçiliği belirleyen önemli unsurlardan biri olan Ar-Ge konusunda, Türkiye?de atılan adımları büyük bir memnuniyetle izlediklerini belirten YASED Yönetim Kurulu Üyesi C. Müjdat Altay, ?Mevcut destek mekanizmalarına ilaveten, ?Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun? ile ülkenin rekabet gücünün artması için önemli bir adım atılmıştır. Ancak hedeflediğimiz yüzde 2?lik Ar-Ge yoğunluğuna ulaşabilmek için, küresel firmaların Ar-Ge yatırımlarını Türkiye?ye çekmek zorundayız.? dedi.

Altay, ?Çok uluslu şirketlerin Ar-Ge yatırımlarının uluslararasılaşması, inovasyon süreçlerinin düzenli değişmesiyle doğrudan ilintili. İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve mükemmelliyet merkezlerinde yaratılan bilginin daha erişilir hale gelmesiyle birlikte azalan coğrafi engeller, yenilik süreçlerinin hızını artırıyor ve onları daha küresel hale getiriyor?dedi. Altay?a göre ?Küresel Inovatif Ar-Ge? olarak adlandırılan bu aşamada küresel Ar-Ge yatırımlarına talip olan ülkelerin, sahip oldukları ortamın, yatırımcının beklentilerini ne kadar karşıladığının tespiti gerekiyor. Ar-Ge Çalışma Grubu?nun, ODTÜ-TEKPOL işbirliği ile hazırlattığı ?Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Şirketlerin Ar-Ge Etkinliklerinin Analizi? Türkiye?deki mevcut durumun küresel trendler ışığında değerlendirilmesine, eksiklerin ve yapılması gerekenlerin belirlenmesine destek olmayı hedefliyor.

2000?li yılların başından itibaren Ar-Ge harcamasındaki en hızlı büyüme İzlanda ve Türkiye?nin

Raporda yer alan karşılaştırmalar ışığında, küresel düzeyde gözlemlenen temel eğilimlerden birinin, Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payının özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde giderek yükselmeye başlaması olduğu görülüyor. OECD verilerine göre 2007 yılı itibariyle Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı OECD ülkelerinde yüzde 2,28?e, AB?de yüzde 1,77?ye, 2008 yılı için ise ABD?de yüzde 2,77?ye yükseliyor. Bunların yanında Finlandiya, İsveç ve İsrail gibi ülkelerde ise bu oran yüzde 3?leri aşarak OECD ortalamasının (yüzde 2,28) üzerinde gerçekleşiyor. 2000?li yılların başından itibaren ise Ar-Ge harcamalarındaki en hızlı büyüme, yıllık ortalama yüzde 10?un üzerindeki artışla İzlanda ve Türkiye?de gerçekleşiyor.

Diğer yandan OECD verileri, OECD ülkelerinde yabancı sermayeli şirketlerin toplam imalat sanayi Ar-Ge harcamaları içindeki payının, satış ve istihdamdaki paylarından az olmadığı, hatta birçok ülke için daha fazla olduğu sonucunu da ortaya koyuyor.

Ar-Ge yatırımları ülkelerarası bilgi merkezlerini birbirine bağlayacak

YASED ve ODTÜ TEKPOL tarafından hazırlanan ?Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Firmaların Ar-Ge Etkinliklerinin Analizi? raporuna göre Ar-Ge?nin küreselleşmesi önündeki engellerin başında, Ar-Ge etkinliğini firma dışına taşımada karşılaşılan zorluklar geliyor. Bu durumun etmenleri arasında teknolojik bilginin örtük olması, inovasyonun aktörler arasında etkileşim gerektirmesi, ulusal inovasyon sisteminin yapısının belirleyiciliği, gömülülük ve özümseme kapasitesi, firma dışı Ar-Ge faaliyetlerinin koordinasyon maliyeti ve bu sürecin firma için stratejik önemi (inovatif avantajı kaybetmenin yüksek maliyeti) ile ülke ekonomisinin uzmanlaştığı sektörlerin önemi sayılıyor.

Rekabet gücünün artırılması için kalkınmakta olan ülkelerin de, tıpkı kalkınmış ülkeler gibi inovasyon yapmaları gerektiği, ülkelerin kalkındıkça teknolojik yeterliliklerini güncellemek zorunda olduğu, inovasyonun en önemli kaynağının Ar-Ge olduğu ve Ar-Ge’nin büyük bölümünün imalatta yer almasına rağmen hizmet sektöründe de artmaya devam ettiğine dikkat çekilen raporda, Ar-Ge’ye yapılan uluslararası doğrudan yatırımların bir ülkenin diğer ülkelerdeki bilgi merkezlerine bağlanmasını sağlayan en doğrudan yol olacağının altı çiziliyor.

Raporun, Türkiye ekonomisinde yabancı sermayeli şirketlerin sektörel Ar-Ge?deki payı ile toplam Ar-Ge harcamalarının sektörel dağılımının karşılaştırılmasının da yer aldığı ikinci bölümünde, 2009 yılında küresel krizin de etkisiyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ve geçiş ekonomilerine gelen uluslararası doğrudan yatırımlarda (UDY) hızlı bir düşüş gözlemlendiği belirtiliyor. 2010 yılında gelişmekte olan ülkelere ve geçiş ekonomilerine yönelik UDY?ler hızlanırken, 2000-2009 yılları arasında UDY açısından ?gıda, tütün ve içki?, ?kâğıt ürünleri?, ?kimya, petrol ve plastik?, ?taş ve toprağa? dayalı imalat sektörlerinde büyüme yaşandığı; yabancı sermaye payının en yüksek olduğu sektörün ise otomotiv olduğu görülüyor.

Bürokratik engeller Ar-Ge teşvikleri ve desteklerinden yararlanmanın önünü kesiyor

YASED ve ODTÜ TEKPOL ortak çalışma grubu,  rapor için Türkiye?de Ar-Ge faaliyeti gerçekleştiren firmalar ve küresel ölçekte Ar-Ge yapmasına rağmen, Türkiye?de Ar-Ge faaliyetinde bulunmayan ?ilaç, otomotiv, elektronik, cam sanayi, telekomünikasyon ve bilişim? sektörlerindeki firmaların üst düzey yöneticileri ile görüştüklerini belirtiyor. Yapılan mülakatlar sonucunda tüm sektörlerin ortak problemlerinin sıralandığı belirtiliyor. Bu problemlerin bazıları; nihai ürün veya hizmetten alınan dolaylı vergilerin yüksek oluşu, yan sanayinin teknolojik yeteneklerinin zayıf kalması, Türkiye?deki yüksek öğrenim sisteminin işleyişinin getirdiği işgücünün pratik yetenek ve donanımdaki zayıflığı, Ar-Ge ve yabancı sermaye politikalarının birbirinden kopukluğu, sektörel ve teknolojik önceliklerin belirlenmiş olmaması, Ar-Ge teşvikleri ve desteklerinden yararlanmanın önündeki bürokratik engeller, mevcut teşvik uygulamalarında, sözleşmesel olarak yurtdışında bağlı olunan ana firmaya gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinin hangi teşviklerden yararlanabileceği konusunun açık olmaması şeklinde sıralanıyor?

Öneri: ?Policy Mix?e ihtiyaç var?

Raporun sonunda, tüm sorunlara yönelik ortak politika önerileri sıralanıyor. Türkiye?de çok sayıda mevzuat olduğundan ve yabancı Ar-Ge?yi çekmek için farklı alanlarda, politika araçlarının kullanılması gerektiğinden, bu konuda bir policy mix (politika karışımı)?e ihtiyaç olduğu gerçeği uyarıların başını çekiyor.

Raporda, Türkiye?deki işgücünün özelliklerininin, bilimsel ve teknolojik altyapısınının ve var olan Ar-Ge teşviklerininin uluslararası düzeyde daha iyi tanıtılmasının gerekliliği de ortaya konurken; Türkiye?de çok sayıda Ar-Ge teşvikinin mevcut olduğu, bu nedenle teşviklerin artması yerine asıl uygulamanın düzeltilmesi ve mevcut sorunların giderilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Türkiye?deki üniversitelerin dünya sıralamasındaki konumunun iyileştirilmesinin hedeflenmesi, klinik araştırmalar konusunda tüm tarafların mutabık olduğu bir kanunun hazırlanması ile 5746 sayılı kanun ve ilgili yönetmelikler konusunda uygulamadaki yorum farklılıklarının giderilmesi için mevzuatın netleştirilmesi konusunda harekete geçilmesi öneriliyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın