Dini duyguların en yoğun yaşandığı bugünlerde Türk halkının ?Oruç, namaz ve ötesi?? konu başlığıyla nabzını tutan Barem Research, uzun süreli araştırmasının bulgularını açıkladı. 6 yıldır devam eden ve 12 bin kişi ile yapılan araştırma sonucuna göre her yüz kişiden 67?si ?Ramazan? ayında düzenli oruç tutuyor. Ancak havaların ısınmasıyla birlikte bu oran azalıyor. Düzenli oruç tutan 67 kişinin 24?ü aynı zamanda düzenli 5 vakit namazını da kılıyor. 22?si sıksık veya arasıra 5 vakit namaz kıldığını söylerken, seyrek namaz kılan ya da hiç kılmayan kişi sayısı ise 21.

Daha çok kadınlar 5 vakit namaz kılıyor

Araştırma sonuçlarına göre her 4 kişiden birisi günde 5 vakit namaz kılıyor. Günümüzün çalışan şehir insanı için 5 vakit namaz kılmak gerçekten zorlayıcı bir ibadet olarak görülürken, kadınlar arasında 5 vakit namaz kılmak daha yaygın. Toplumun yüzde 25?i, erkeklerin yüzde 18?i, kadınların ise yüzde 31?i 5 vakit namazını sürekli kılıyor. Namaz kılma oranı yaşa, eğitim durumuna ve medeni hale göre de değişim gösteriyor. 18-24 yaş grubu için yüzde 14 olan oran 60-65 yaş grubunda yüzde 53?e kadar çıkıyor. İlkokul eğitimi almamış kişilerde yüzde 41 iken, Üniversite mezunlarında ise yüzde 15?e kadar düşüyor.

Bekarlarda yüzde 11 olan oran, evliler arasında ise yüzde 30 kadar yükseliyor. Araştırmaya göre tam gün çalışanların yüzde 16?sı namaz kılarken, bu oran dışarıya en az çıkan kesim olan ev hanımları ve emekliler arasında yüzde 40 civarında görülüyor.

Kısacası namazın demografi ile olan ilişkisi genel dindarlık ezberimize uzak değil. Kent ve Kır arasında pek bir fark yok. Yıllara göre de önemli değişiklikler gözlenmiyor.

Oruç en yaygın ibadet

Barem Research tarafından 12 bin kişi üzerinde yapılan araştırma sonucuna göre; Türkiye genelinde Ramazanda sürekli oruç tutanların oranı yüzde 67.  Demografik kırılımlarda namazdakine benzer dalgalanmalar gözlenirken, farklar azalıyor. En yüksek oranları olan kırılımlar: Kadın yüzde 69, Ev Kadını yüzde 78, Kır yüzde 70, Evli yüzde 72, İlkokul terk yüzde 79 ve 60-64 yaş yüzde 77 olarak görülüyor.

Sıcaklar oruç tutma oranını düşürüyor

Araştırmada özet olarak orucun toplumda çok daha yaygın uygulanabilen ve uygulanan bir ibadet olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Oruçta mevsimin etkisi de kendisini gösteriyor. Ramazanın sonbahara geldiği ilk yıllarda oruç tutanların oranı yüzde 70?lere ulaşırken, yılın en sıcak aylarına denk gelen günümüzde yüzde 50?lere kadar geriliyor. Aradaki insanlar ise  oruç tutmayı bırakmıyor, yalnızca 30 gün değil de, uygun olduklarında tutuyorlar. Bu arada sıcaklar, kalp- damar-tansiyon gibi sağlık sorunu olanların evden dışarıda oruç tutmasına izin vermiyor. Diabetliler için ise risk hep var. Kişinin kendi sağlığını göz ardı ederek ibadet etmeyi tercih etmesi de pek makbul görülmüyor.

İftarlar ev dışına yöneliyor

Aileler için Ramazan ayının olağan sosyalleşmesi olan iftarlar giderek dışarıya doğru yöneliyor. 80?li yılarda iş dünyasının keşfettiği dışarıda oruç açmak için Türkiye?nin birçok yerinde 120 TL? ye kadar varan pahalı iftar menülerinden, yükselen fırsat sitelerine (103 çeşit açık büfe iftar menüsü 25 TL), simit sarayı iftar menülerinden bu yılın modası teknede iftara, AVM?lerin yemek alanlarındaki büfelere kadar her seviyede bir zenginlik sözkonusu. Mevsime uygun olarak iftar çadırlarından dönüşen ve geçen yıl yükselen rekabetle patlama yaşayan Belediyelerin sokak iftarları da iş dünyasının sosyal sorumluluk kampanyaları olarak devam ediyor. İftar dışında ramazan ayına özel çeşitli belediyelerin ve alışveriş merkezlerinin organizasyonu olan çok sayıda etkinlik de gezme ve eğlenme ihtiyacımızı karşılamak üzere hayatımıza girmiş durumda.

Hoşgörüden uzaklaşmak üzüyor

Barem Research tarafından gerçekleştirilen araştırmanın sonuç bölümünde her şeyin güllük gülistanlık olmadığına da vurgu yapılıyor. Oruç ibadetinin hoşgörü esaslı bir dinde yaşanmaması gereken çatışmalara kaynaklık etmesi veya bahane edilmesi hoş karşılanmıyor. Akşam aç karnına eve dönerken kalabalık toplu taşıtlarda tartışmaların artması normal karşılansa da sabah işe gelirken yaşanan gerginliklerde araya sıkıştırılan ?oruçluyum zaten…? lafı pek de yerini bulmuyor.

Bu arada bazı belediyelerin talihsiz bir zamanlamayla Ramazan ayına rastlayan ve kurunun yanında yaşın da yandığını söyledikleri belirli sokaklardaki masaları kaldırma operasyonu, mekan sahipleri ve müşterileri tarafından hoşgörüsüzlüğün bir göstergesi olarak algılanıyor. Durum bu haliyle ne geçen yılın Avrupa Kültür Başkenti?ne ne de İstanbul?un dinamizminin ve kozmopolitliğinin yarattığı bir dünya şehri algısına ters düşüyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın