Tarım işletmeleri artık ölçek ekonomisi çerçevesinde desteklenecek. Sanayide yıllardır küçük ve orta ölçekli işletmelerin KOBİ diye anıldığını hatırlatan T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, tarımı destekleyen çiftçi bankası olarak, tarım işletmelerinin büyümesini önemsediklerini söyledi. Küçük tarım işletmelerinin, ölçek büyütmesi amacıyla KOBİ sözcüğünden esinlenerek “TOBİ” diye bir kavram geliştirdiklerini belirten Can Akın Çağlar; KOBİ Postası Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Doğan’ın sorularını cevapladı:

KOBİ değil TOBİ

Küçük ve orta ölçekli işletmeleri tanımlamak için KOBİ sözcüğü kullanılıyor. Ziraat Bankası’nın son dönemlerde dillendirdiği bir “TOBİ” kavramı var. Nedir bu TOBİ, neden böyle bir kavram üretmeyi düşündünüz?

Sanayinin yıllardır KOBİ’si var; yani küçük ve orta boy işletmeler… Ancak tarımda ölçek ekonomisi boyutunda işletmelerimiz çok küçük. Ziraat Bankası olarak istiyoruz ki, bu işletmeler; daha modern teknolojileri kullansınlar, biraz da ölçek ekonomisine ulaşabilsinler. Bu işletmeleri bizlerin ve devletin sağladığımız bir takım desteklerle; daha orta ölçeğe, daha büyük ölçeğe taşıyabilelim. O yüzden de TOBİ diye bir kavram geliştirdik. Farkındalık oluşturmak adına böyle bir isim farklılığı oluşturduk. Hem de, diğer bankalar KOBİ’ler için projeler üretirken, KOBİ bankacılığını konuşurken, bizim de ismimizle müsemma olması sebebiyle, ziraati destekleyenler olarak, işletmelerimizi büyütmemiz gerekiyor, onu da TOBİ boyutuyla getirelim istiyoruz. O yüzden TOBİ projesini geliştirdik. İkisinin arasındaki fark aslında orta ölçekli tarımsal işletmeleri ile orta ölçekli sanayi işletmeleri gibi…

‘Her köy bir çiftlik olsun!’

Tarımsal alanda faaliyet gösteren işletmelerin bir takım sorunları var. Yani, TOBİ’lerinin kendine göre sorunları… Bankacı olarak siz neler tespit ediyorsunuz?

Tarımın genel sorunları olarak baktığınızda aslında, konuşulan konular malum; ölçek ekonomisinin yeterli olmayışı, yeterince sermaye birikiminin olmayışı, modern teknolojiyi kullanamayışları, ortak pazarlama kültürüne sahip olmadıkları gibi eksiklikleri var. Ancak bütün bunları fırsatların başlangıçı olarak da görmek lazım. Biz banka olarak da bunu böyle görüyoruz. O nedenle de tarıma yönelik bütün stratejilerimizi, bunun üzerine kurguluyoruz. Amacımız bu kadar eksikliği olan bir yerde, çok ciddi bir genişleyebilecek potansiyel var, burada büyümek. O potansiyeli harekete geçirebilmek için de TOBİ ismini ön plana çıkarmaya gayret ettik. Amacımız şu; bu tarz tarımsal işletmeler, sadece hayvancılıkla ilgili olanlar değil, diğer bitki üretimi yapan işletmelerin de yeni teknolojileri kullanabilmeleri, verimliliği artırıcı yöntemleri uygulayabilmeleri… Bilgisayar altyapılarının oluşması, kurumsallaşabilme ve halka arza açılmaya kadar kurumsallaşmış yapıya kavuşabilmeleri, ortak hareket edebilmeleri… Bu işi, önemli ölçüde verimliliğe odaklanabilmeniz için belli büyüklüklerde yapabiliyor olmanız gerekiyor.  O büyüklüğe ulaşabilmeniz için de güçlü sermayeniz olması gerekir. Biz her ne kadar kredi desteğiyle bu işi destekliyorsak da yine de işin öbür tarafında bir sermaye büyütme ihtiyacı var. Bunları yapabilmemiz için de insanlarımızın yanyana bir araya gelebilme kültürünü oluşturmamız lazım. Bizim bir başka sloganımız var; ‘Her köy bir çiftlik olsun!’ Orada biz diyoruz ki, artık insanlar üç inek, beş inek peşinde koşmasınlar. Maalesef kooperatifleşmeyle ilgili çok başarılı sonuçlarımız olmadı ülke olarak, ama ortaklık kültürü çerçevesinde, o köyde bir yatırım yapalım. Mesela 300 başlık bir ahır olsun, hepsi oraya ortak olsunlar gibi çabalarımız var. Onun temellerini de bu TOBİ kavramıyla atıyoruz.

Kredi Garanti Fonu’nun “Her Köye Bir KOBİ” projesi ile “her köyün bir çiftlik olması” birbiriyle ilişkili mi?

“Her Köye Bir KOBİ” projesi çok ayrı bir konsept. Bizim sloganımız, “Her köy bir çiftlik olsun!”

Süt üretimi için özel hassasiyet

Ziraat Bankası’nın süt üretimini destekleme konusundaki hassasiyetinin özel bir nedeni var, nedenini açıklayabilir misiniz?

Bizim, tarım alanında hızla kayıtlı ekonomiye geçmemiz lazım. Türkiye’nin genel sorunudur kayıtdışılık ama özellikle süt üretimi konusunda, Avrupa Birliği müzakerelerinde tarım bölümü konuşulduğunda, kayıtlı süt miktarı neyse, onunla ilgili kotayla karşı karşıya kalma riskimiz var. Avrupa’daki fazla sütün ve süt mamullerinin, belki ülkemize ithaliyle ilgili bir durumla karşı karşıya kalabiliriz! Ondan dolayıdır ki, hararetle ifade etmemiz gerekiyor, biz; iki yıl ödemesiz, yedi yıl vadeli ve faizsiz krediler veriyoruz. Ki, sırf bu işler harekete geçsin diye… Bu işlerde hızlı ivmelenme olsun diye. Ama şunu memnuniyetle de görüyoruz; çok ciddi yatırımcılar var. Sadece köy orijinli insanımız değil, artık sanayi orijinli insanlarımızın da bu işe girdiğini görüyoruz; büyük sermayelerle, büyük yatırımlarla giriyorlar. Milyon dolarlık, milyonlarca dolarlık yatırımlar yapıyorlar. Bütün bunun sebebi, hem o gelecekteki kota sorunuyla karşılaştırdığınızda, bunu bir nebze olarak çözmüş olmak, hem de verimliliğe ulaşabilmek, kârlılığa ulaşabilmek, sürdürülebilir bir büyümeyi sağlayabilir bir büyüklüğe gelebilmek…


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın