“Önümüzdeki 20 yıl boyunca Türkiye?nin enerji ihtiyacının yıllık yüzde 6.6 artacağı gerçeğiyle, yatırımların güvenliğini sağlamak ve rekabet gücümüzü artırmak için nükleer enerji bir tercih olmaktan çıkmış, ülkemiz için bir zorunluluk haline gelmiştir.
MÜSİAD, ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda özellikle enerji konusunun büyük önem taşıdığını hemen her toplantıda dile getirmektedir. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmak, 500 milyar dolar ihracatı gerçekleştirmek ve kişi başı geliri 25 bin dolara yükseltmek için hiç şüphe yok ki daha fazla üretmek zorunda kalacağız. Bu durumun bir sonucu olarak, enerji ihtiyacı her geçen gün artacaktır.
Bu bağlamda, üretiminin yüzde 50?si doğalgaz kaynaklı olmak üzere, ülkemizin, mevcut kurulu gücünün 50.000 MW seviyesine ulaşmasına rağmen önümüzdeki 20 yıllık süreçte, enerji ihtiyacı her yıl yüzde 6.6 artmaktadır. Bunun ekonomik karşılığıysa her yıl 6-9 milyar dolarlık ilave yatırım anlamına gelmektedir. Bu sebeple, en önemli ithalat kalemlerimizin başında gelen ve cari açığa olumsuz etki eden enerji konusundaki eksikliğimizi gidermek için jeo -termal enerjiden hidroelektriğe, yenilenebilir enerjiden, nükleer enerjiye, kadar tüm alternatifler masaya yatırılmalıdır.
Öte yandan, bugün kamuoyunda üzerine büyük fırtınaların koparılan nükleer enerji konusu, aslında ülkemiz için yeni bir olgu değildir. Bundan yaklaşık 55 yıl önce başlayan serüven, farklı hükümetlerin, bir nükleer santral kurulması projeleri ve tartışmalarıyla sürmüş, ancak tüm bu girişimler küçük birkaç deneysel reaktörden ileriye gidememiştir. Bugün, mevcut hükümetin birkaç nükleer santral kurmayı planlaması ise bu tartışmaları bir kez daha alevlendirmiştir.
Ancak, gelişmiş ülkelerin uzun zamandır enerji ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü nükleer enerjiden karşılamakta oldukları gerçeği unutulmamalıdır. Nitekim; toplam enerji üretiminin nükleerden sağlanma oranı, Fransa?da yüzde 78, Belçika?da yüzde 54, İsveç?te yüzde 48, İsviçre?de yüzde 37, Almanya?da yüzde 32, Japonya?da yüzde 30?dur.
Sonuç olarak, nükleer enerji konusu, hem ekonomik boyutu, hem de çevresel etkilerinin yanı sıra, ayrıca enerji ihtiyacı ve arz güvenliği, düşünülerek de ele alınmalıdır. Zira, nükleer santral inşası da sadece tek bir perspektiften değerlendirilmemeli, ileri teknolojiye geçiş ve kullanımının yaygınlaşması, Ar-Ge ve inovasyonu destekleyici özelliklerinin yanı sıra, oluşturacağı yan sanayi ile ekonomiye getireceği pozitif dışsallıklarıyla da düşünülmelidir.
Ülkemizin rekabet gücümüzü artırmak ve böylelikle gelişimine katkı sağlamak için, nükleer enerjiyle ilgili tüm parametreleri dikkate alarak, atılacak adımlardan en makul, en verimli ve en güvenli olanı seçmeli ve alınan kararlar ivedikle uygulanmalıdır.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.