Türkiye ekonomisinin 2010 yılında dikkat çekici bir performans gösterdiğini belirten Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer rapora ilişkin olarak şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi 2010 yılında beklentilerin çok üstünde büyüyerek kriz dönemindeki kayıpları ciddi oranda telafi etti; enflasyon, yılı yüzde 6,5?lik hedefin altında bitirdi ve işsizlik oranı hızla yüzde 10?lar civarındaki kriz öncesi düzeylere geriledi. Ancak bu arada Türkiye?nin ?Aşil topuğu? tabir edebileceğimiz cari açık, 2010 yılında tarihinin en yüksek düzeyine, GSYH?nin (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) yüzde 6,6 seviyelerine ulaştı. Daha önemlisi, finansman yapısı daha kırılgan bir hal alırken, bu artış trendi Merkez Bankası?nın geçen sene sonundan başlayarak aldığı bazı para politikası önlemlerine rağmen yılın ilk aylarında da hızla devam etti. Daha önceki raporlarımızda da belirttiğimiz gibi reform takvimini detaylandırıp, kurumlarını güçlendirmeye ısrarla devam eden bir Türkiye?nin, sürdürülebilir yüksek büyüme oranlarını tutturabileceğini ve bu şekilde gerek bölgesinde gerekse dünya genelinde önemli konumunu pekiştireceğini düşünüyoruz.”
Dünya ekonomisindeki iyileşme dikkat çekti
Rapora göre dünya ekonomisindeki iyileşme; Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgesinde devam eden çalkantılar, Japonya depremi, emtia fiyatlarındaki sert yükselişler gibi yeni bir takım risklere rağmen kuvvetlenmeye devam etti. Ancak bu güçlü görünümün ardında farklı performansları barındıran hassas yapı devam ediyor: Gelişmiş Ekonomilerde (GE) büyüme süreci nispeten zayıf ve işsizlik yüksek seyrederken; Gelişmekte Olan Piyasa (GOP) ekonomilerinde kuvvetli büyümenin bu ekonomilerde aşırı ısınmaya ve beraberinde enflasyona yol açması, en ciddi risk olarak görülüyor. IMF?nin son yayınlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu (Nisan 2011), dünya ekonomisinin bu durumunu rakamsal olarak ortaya koyuyor. Dünya ekonomisinin ortalamada hem bu hem gelecek yıl yaklaşık yüzde 4,5 büyümesi, ancak GE?lerde büyüme oranın yüzde 2,5, GOP ekonomilerinde ise yüzde 6,5 civarında seyretmesi bekleniyor. Enflasyon tarafında da buna paralel bir görüntü hakim: Enflasyonun GE?lerde bu yılı yüzde 2 civarında kapatacağı tahmin edilirken, GOP ekonomilerinde bu oran yüzde 7 civarında?
Türkiye 2011?de yüzde 5.5 büyüyecek
Rapora göre; Türkiye 2011 yılında yüzde 5,5 civarında bir büyüme oranı yakalayacak. 2010 dördüncü çeyrek ve bu yılın ilk çeyreğindeki yüksek baz etkisi bu düzeylerde bir büyümenin son derece olası olduğunu gösteriyor. Raporda GSYH?ye oran olarak yüzde 9-10 bandında bir cari açık bekleniyor. Bu bağlamda petrol fiyatlarının ortalamada 110 dolar civarında seyredeceği varsayımıyla, 45-50 milyar dolar bandında bir enerji ithalatı (net) yapılacağı tahmin edilen raporda, ?Böyle bir senaryoda, finansman tarafında çok zorlanılmasa dahi, cari açığın düzeyinden dolayı, kurun nominal olarak güçlenmesini ve/veya gösterge faizin yumuşamasını çok muhtemel görmüyoruz. Merkez Bankası/Para Piyasası Kurulu?nun politika faizini (haftalık repo) bir noktada yükselteceğini ama bunun ölçülü olacağını düşünüyoruz? deniliyor.
İstihdamdaki artışta tarım etkisi
Güçlü büyümenin etkisi, istihdam tarafında özellikle geçen yılın son çeyreğinde açık bir şekilde hissedilmeye başlandı. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranının yılın ilk aylarında kriz öncesindeki yüzde 10 düzeylerine yaklaştığı gözlemlendi. Ancak bu başarıya rağmen istihdamdaki artışın/işsizlikteki düşüşün kaynağının sanayiden çok, ağırlıklı olarak tarım ve belli servis sektörlerinden kaynaklanması (örneğin tarım istihdamının kriz öncesi döneme göre kabaca 500,000 kadar arttığını hesaplanıyor), bu performansın sürdürülebilirliği konusunda bazı soru işaretleri yaratıyor.
Hazine rahat borçlanıyor
Hazine borçlanması tarafında genelde rahat bir yıl yaşanıyor. Nitekim önümüzdeki dönemde de itfaların çok yüksek olmayışı son aylarda bono piyasasına yabancı girişlerinin yoğun olmasıyla birleşerek faizlerde sert yükselişleri önledi. Merkezi Hükümet borcunun artışı devam etmekle birlikte, bu artışın ölçülü olduğunu ve GSYH?ya oranla nispeten istikrarlı bir seyir izlediğini söylemek mümkün. Nitekim geçen yıl sonunda yüzde 43 civarında olan bu oranın, birinci çeyrek sonunda çok hafif geriledi. Bütçe açığının 1. Çeyrekte ılımlı seyretmesine rağmen gözlemlenen nominal artışın kısmen Hazine?nin Merkez Bankası nezdindeki rezervlerini kuvvetlendirme ihtiyacından, kısmen de liradaki zayıflamadan kaynaklandığını söylemek mümkün.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.