Dünyanın en kapsamlı iş sağlığı ve güvenliği araştırması ESENER, stres ve işyerinde şiddet gibi psiko-sosyal risklerin işyerlerinde artış gösterdiğini ortaya koydu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, işyerlerinde stres, zorbalık ve taciz gibi çalışanları doğrudan etkileyen psiko-sosyal risklerin önemine dikkat çekti.

?Yeni Ortaya Çıkan ve Acil Önlem Gerektiren Riskler Hakkında Avrupa İşletmeler Araştırması? (ESENER) sonuçları, Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (EU-OSHA) tarafından, 3 Haziran 2010 tarihinde düzenlenen ?İş Sağlığı ve Güvenliği Topluluk Stratejisi (2007-2012)? yarı dönem konferansında açıklandı. Çalışmada, 27 Avrupa Birliği ülkesi ile Hırvatistan, Türkiye, İsviçre ve Norveç?i kapsayan araştırmanın sonucu ilginç veriler ortaya koydu. 31 ülkede tarım, ormancılık ve balıkçılık dışında 10 çalışandan fazla personeli bulunan özel sektör ve kamu kuruluşlarından 28 bin 649 yönetici ve 7 bin 226 iş sağlığı ve güvenliği temsilcisi ile görüşüldü. Yaklaşık 36 bin kişi ile görüşülerek gerçekleştirilen araştırmada; özellikle iş ile ilgili stres, şiddet ve taciz gibi psiko-sosyal riskler ele alındı. Çalışmada yapılan görüşmelerde, ?işyerlerinde sağlık ve güvenlik risklerini nasıl ele aldıkları? soruldu. Sonuçlara göre iş sağlığı ve güvenliği konusunda; Avrupa?da işverenlerin yüzde  80?i iş kazalarını en önemli sorun olarak görürken, yüzde  79?unun da işe bağlı stresten endişe duyduğunu ortaya koydu. İşletmelerin sadece yüzde  3?ünde, bu sorunun üstesinden gelmek için bir çalışma yapıldığı da sonuçlarla gün ışığına çıktı.

İşveren için zorbalık ve taciz ülkemizde üçüncü sırada

ESENER araştırması sonuçlarına göre ülkemizde, işverenlerin, iş kazalarını yüzde  88,9 ile en önemli sorun olarak belirtikleri görüldü. İşverenler tarafından ikinci olarak yüzde  76,8 ile tehlikeli maddeler öncelikli sorun olarak görülürken, yüzde  75,5 ile zorbalık ve psikolojik taciz önemli bir diğer sorun olarak görüldü. Araştırmadan çıkan önemli bir gelişme, Türkiye?deki işletmelerin yüzde  22?sinde işe bağlı stres, yüzde  29?unda şiddet ve yüzde  27?sinde de zorbalık ve psikolojik taciz ile mücadele konusunda bir uygulama başlattıkları belirlendi. İşletmelerin yüzde  49?u psiko-sosyal risklerle başa çıkmak için işin düzenlenme şeklinde değişiklik yapmış, yüzde  50?si çalışma alanındaki düzenlemelerde değişikliğe gitmiş, yüzde  56?sı da eğitimler yoluyla bu sorun ile mücadele ettiğini ortaya koydu.

Baskılar kısa vadeli üretimi arttırır, uzun vadede verim düşer

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, ?25. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası? etkinliklerinde; işyerlerinde stres, zorbalık ve taciz gibi çalışanları doğrudan etkileyen psiko-sosyal risklerin önemine dikkat çekti. ?İşverenler zaman zaman personel durumu ve mevcut kaynakları göz önünde bulundurmadan sürekli ve kaliteli bir üretim talep ederken strese sebep olduklarını düşünmelidirler? şeklinde konuşan Özer, ?Konuya iş sağlığı ve güvenliği açısından bakıldığında bu durumun iş kazalarına zemin hazırladığı ve çalışanların dikkatinin dağılarak kazaya maruz kalmalarına yol açtığı görülmektedir? dedi. Özer, bu tür baskıların kısa vadede üretimi arttırdığını ancak uzun vadede çalışanların psikolojik rahatsızlıklar ile karşılaştıklarının da altını çizdi.

Özer, ?İşyerlerinde uygun olmayan çalışma şartları, yoğun talep ve zaman baskısı ile karşılaşan insanlarda bu durumun gönülsüz çalışmaya ve üretim kalitesinin düşmesine yol açabileceğinin göz ardı edilmemesi? gerektiğini vurguladı. Özer, ?İşe bağlı stres ile başa çıkabilmek için işyerlerinde çalışma yapmak, çalışanlara kapasiteleri üzerinde iş yüklememek ve iş organizasyonunda düzenlemeler yapmaları gerekiyor? dedi.

En stresli sektör: sağlık

?Yeni Ortaya Çıkan ve Acil Önlem Gerektiren Riskler Hakkında Avrupa İşletmeler Araştırması? sonuçlarına göre, İşe bağlı stres; sağlık sektörü, sosyal çalışma ve eğitim alanında daha sık görülmektedir. Öyle ki, sosyal çalışma alanındaki işletmelerin yüzde  90?ı, eğitim sektöründeki işletmelerin ise yüzde  84?ü tarafından en önemli endişe kaynağı olarak belirtilmektedir.

Avrupa?daki işveren temsilcilerinin yüzde  42?si, ülkemizde ise yüzde  35?i psiko-sosyal riskler ile baş etmenin diğer sağlık ve güvenlik konularına göre daha zor olduğunu ifade etmektedir. Ülkemizde işverenlerin yüzde  24,3?ü psiko-sosyal riskler ile baş etmek için işletme dışı kaynaklardan yardım almaktadır. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre konunun hassasiyeti (yüzde  53) ve farkındalık eksikliği (yüzde 50) psiko-sosyal sorunlarla verimli bir şekilde başa çıkabilmenin önüne geçen en temel engeller olarak görülüyor.

ESENER, başarılı sağlık ve güvenlik önlemlerinin, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerine katılım sağladığı işyerlerinde daha fazlaca alındığını gösteriyor. Risk değerlendirmesi ya da benzeri önlemler, iş sağlığı ve güvenliği temsilcisi olan büyük işletmelerde ve daha tehlikeli sektörlerde yer alan işletmelerde daha sıkça görülmektedir. İşletmenin küçüklüğü etkin risk yönetimine engel olmamalıdır. Araştırma, sağlık ve güvenlik sorunlarıyla baş etmedeki temel engellerin; zaman, personel sayısı ve bütçe gibi kaynakların yetersizliği (yüzde  36) ile farkındalık eksikliğinden (yüzde  26) kaynaklandığını saptamıştır. Ayrıca küçük işletmelerin bile kendi risk değerlendirmelerini yapabileceğini ancak risk yönetimi sürecini etkin biçimde yürütebilmek ve başarılı önleyici tedbirler tasarlayıp uygulayabilmek için uzmanlık, rehberlik ve araç desteğine ihtiyaçları olduğunu göstermektedir.

Ülkemizde de çalışmalar yapıldı

?Psiko-sosyal risklerin, Avrupa?da olduğu gibi Türkiye?de de birçok işletme için sorun olarak ortaya çıktığını? belirten Özer, ?Konu ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışanların maruz kaldığı psiko-sosyal riskler konusunda, işyerinde strese neden olan unsurlar ile ilgili olarak 2005?2009 yılları arasında bir çalışma başlattı. Hava Trafik Kontrolörleri Derneği ile ortaklaşa yapılan çalışma ile ?Hava Trafik Kontrolörlerinin İş Sağlığı ve Güvenliği Koşulları ile Stres Durumlarının Araştırılması Projesi? projesi gerçekleştirildi. Proje kapsamında, hava trafik kontrolörlerinin çalışma ortamları incelenerek sağlık durumları ve stres durumlarını etkileyen faktörleri araştırıldı. Proje sonucunda, kontrolörleri en çok etkileyen stres faktörleri arasında; rol belirsizliği, sorumluluk ve aşırı iş yükü ön plana çıktı. Projenin çok önemli sonucu da, kontrolörlerin çalıştığı birimlerde psikolog istihdamının sağlanması oldu. İşe bağlı stresin çok önemli boyutlarda olduğu sağlık sektöründe de 2010?2011 yılları arasında benzer bir çalışmanın yürütülmesi planlanıyor? dedi.

Özer, ?Ayrıca işle ilgili kas ve iskelet rahatsızlıklarının önlenmesi amacıyla, bu rahatsızlıklara neden olabilecek ergonomik ve psikososyal risklerin değerlendirilmesi ve kontrol altına alınması çalışmaları, başta otomotiv ve madencilik sektöründe olmak üzere çeşitli sektörlerde yürütülmektedir? diyerek, yapılan çalışmaları özetledi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın