Tamam tamam! Napolyon kâğıtları tercih etmiş ?para? demişti. Tarihçiler bunu yazmaz, ama Napolyon bu yüzden iflas edip, zindanlara düştü.
Para yerine ?altın? deseydi, Fransızlar da ona, ?Ayol ne kadar banalsin!? demezler miydi?
Tekerrürsel şov
93 Harbinden önce vakanüistler, Kapalıçarşı Ermeni kuyumcuların Kasparyan usta geleneğinden bahisle? Yaptıkları gündelik harcamalar karşılığında bile, altın almadıkları için zarar ettiklerini düşünüp, ?Zo evelisi günde madama iki çift iskarpin aldıysak, yoksam bugün zarar etmişimdir, hee??şeklinde yakındıklarından söz etmişlerdi.
Amma dönemin ünlü freelance tarihçisi İlberbey Beyefendi ise, ?Canım bir dirhem altunun bilem borsada değeri var idi yahu!? deyip? Çağın enflasyonist travması ile başa çıkamayan esnafın çareyi, ?takma altun diş? yaptırmakta bulduğunu ifade eylemişti. Böylece altıncılar, yemek için yaptıkları harcamanın, eser miktarda altın olarak bedenlerinde yatırıma dönüşeceği inancıyla avunuyorlardı.
O devirde İngiliz Kralının bile ağzına ancak paslı blutoot?lar, yani morarmış teneke dişler bulunduğunu düşünürsek? Çok inovatif bir fikirdi yani?
Blutoot yerine altın diş kullanmak, artık modası geçmiş bir çözüm taslağı sayılıyor. Ama İngilizler de Adam Smith?ten sonra altın yerine, para, senet gibi resimli kağıtları ?değerli? diye piyasaya sürdüler. Bu değerli kağıtların zamanla boyaları aşındı. Geriye yalnızca hurda kağıt değerleri kaldı.
Ve ardı ardına ekonomik krizler patladı.
Altının son kıyamet çağı
Altın krizinin dünyayı zamanda ileriye, ama mekânda geriden bir ?Altın Çağı?na sokacağı kimin aklına gelirdi? Belki ekonomi kâhini falcı Rubinico?nun.
Ekonomik kriz ve Altın Çağı?nın yan yana olması… Hz.İsa Mesih?in Kıyamete yakın dünyaya gelmesi gibi bir şey.
Altın önceleri, köylü işi hantal bir tercihti. Ama git gide değersizleşen boyalı kağıtların yerine, yatırımların koruyucu kalkanı oluverdi.
Düşünün bi? Bir zamanlar ?Hint fakiri? şeklinde tanıdığınız Hindistan bile dolar zengini oldu da? Doların değeri düşmeye başlayınca hemen altına saldırdı. 200 ton!
Kimileri bu son altına hücumu büyüyen bir balon gibi algılıyor. Mesih-kıyamet ilişkisindeki gibi? Kurtarıcı Altın Mesih gelecek, ardından piyasalarda kıyamet kopacak.
Yastık Altı Merkez Bankası
Şimdi herkes elindeki parayı altına yatırıyor. Tabii yatırım yapacak kadar bir sermayesi olanlar? Yoksa ?yastık altı? altıncıları ellerindeki üç beş küpe ve bileziği satıp, çoktan sıfırı tükettiler. Şimdi çoğu yeşil kart almaya uğraşıyormuş.
İMKB?ye göre, Merkez Bankaları?nda ?yastık altı? altın yatırımı yapan hükümetlerin, yoksullara bir iyilik düşünmediğini fark eden Vatikan hemen harekete geçmiş. Yoksulların, altının maddi varlığı yerine onun kutsal ruhuna yatırım yapabileceklerini önermiş. Hâttâ Vatikan bu amaçla Roma?da özel bir ?kalbi? büroyu da açmak üzereymiş.
Bunu duyan İran, Vatikan?ın önerdiği altın ruhunun İsrail-Amerikan domuz yağı ile kutsandığını, bu nedenle haram olduğunu vaaz etmiş: ?Onların ruhi yatırımı, materyalisttir? demişti.
Öte yandan bunu semavi tüyo sayan Sayın Çankaya, bu oturumu Prof Semavi Simavi?ye sorup yorumlatmış. Sonra da, anında köşkün hela, lavabo ve banyo musluklarını altınla değiştirip, iki başlı yatırım fırsatına dönüştürmüş. Muslukların hem altın, hem de istikbaldeki antika değeri açısından.
Dünyanın geri kalan kısmı bizimkiler kadar bitirim bi uyanık olmadıklarından, dünya ticaretinin altın kaplama durumu yine devam etmiş tabii?
Ve son altın şovu
Bu kaotik yapı, ayı piyasası ile boğa piyasasını birbirine düşürtüp ortalık tam bir kıyamet pazarına dönüşmüş. Hani altının koruyucu ve yıkıcı bir Mesih-balon etkisi vardı ya?
Kimi alimlere göre altının tüm yeryüzü rezervi 158 bin toncukmuş. Bunun yaklaşık değeri de 5-6 trilyon dolarcıkmış. Piyasada dolanan mevcut altın miktarı da 165 bin ton kadarmış?
Geçen yılın dünya ticaret hacmini bi tahmin edin? Tam 70 trilyon dolar. Dünyadaki tüm altının toplam fiyatından 8-10 kat daha fazla?
İşin şovsal komik yanı, dünyada 70 trilyon dolarlık altın yok!
Hani, elimizde 70 trilyon dolarımız olsa, ?değerini korumak için ?altına yatıralım? desek, ortada mal yok! Peki ne yapacağız?
Ya bankadan yine altın karşılığında kağıt alacağız. Ya da başkaları türbülans yapıp altın fiyatlarını patlatacak. Kağıt alırsak Napolyon?un durumuna düşeriz.
Kağıt almazsak; Ons?u 1200 dolara giden altın fiyatını bir darbe ile 6 -7 bin dolarlara çıkartılırsa, biz de altın alıp 70 trilyon dolarımızın değerini koruduğumuzu düşünüp sevineceğiz. Nasıl şov?
Ama şovun altın madencileri bölümü de var.
Onlar da çıkardıkları altının, yerine yenisini aynı fiyattan ertesi kez koyamıyorlar. Maliyet bir öncekine göre bir basamak yükselmiş oluyor.
Sonuçta Mesihsel kurtarıcı sayılan altın, her koşulda ekonomik kıyameti de cebinde tutan bir terminatöre dönüşüyor.
Böylece altın, kimsenin tutmak istemeyeceği, ama tutmaya can attığı iki ucu kakalı altın bir değnek oluveriyor.
Siz bu şovdan n’abersiniz?
Altının ilk şovu Uşaklı Kral Midas ile başlamış. Hani her tuttuğu altın olan efsanevi eşşek kulaklı kral? Ama bi ara kızına dokununca pişman oldu?
Her tuttuğunuzun şeyin altın olduğunu düşünebiliyor musunuz? Hele gençlikte? Ne şans? Hem de ne şanssızlık?
Kulakları çınlasın önceki Malı-ye bakalım Bakanım, Kemal abinin de, her tuttuğu tam altın olmak üzereydi ki… İlahi takdir onun, bu son Altın?a Hücum dönemine yetişmesini uygun görmedi. Malını tam kaldıramadan Midas gibi işi bıraktı.
Ama yatırımcılar için en iyisi, yine yemeden içmeden külçe altın alıp saklamak? Hiç satmadan yaşam boyunca devamlı altın alarak? Satarsak, Kapalıçarşı hesabı gibi bir sonraki gün, düne göre zarardayız. Ayrıca sattığımız fiyattan yerine de koyamayacağız.
Biz ölünce de aynı işi mirasçılarımızın sürdürmesi gerek.
Onların da, kâr etmek için, yine altınlarını asla satmamaları şart. Yatırımını hababam elinde tutacaksın, hem de biraz büyüterek?
Bu altın Froydçu bir sapık mı yoksa? Ama en karlı yatırımın altınımızı sonsuza kadar satmamak gibi bir traji-manyaklık olduğunu da anlamış bulunuyoruz.
Yaşam sınırlı, ama açılımlar sonsuz!
En iyisi, eski Ermeni ustaların yaptığı altın diş inovasyona son bir altın Ar-Ge açılımı yapalım. Sade dişleri değil, mideyi, böbrekleri falan da, yavaş yavaş altına çevirtelim. Böylece yatırımımızdan sonsuza kadar maksimum kar sağlamış oluruz. Bi yandan da ışıl ışık ışıldayarak. Tamam mı hocam?
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.