Dünyanın önde gelen denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PwC?nin Sağlık Sektörü Araştırma Birimi (Health Research Institute) tarafından yapılan hesaplamalara göre OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ve BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkelerinde sağlık harcamaları 2010 ile 2020 yılları arasında yüzde 50 oranında artarak 71 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.  Sağlık harcaması, GSYİH’den daha hızlı artarken bu durum, ulusal ve yerel bütçe açıkları arasındaki uçurumu genişlettiği gibi vergi mükelleflerinden toplanan parayı daha iyi değerlendirebilmek için hükümetlerin özel sektöre yönelmesi sonucunu doğuruyor.

PwC?nin raporuna göre, kamu ve özel sektör ortaklıkları sağlık hizmeti sunumunda küresel düzeyde finansmanı ve yürütülmesi için bir model olarak ortaya çıkarken özel şirketler ile yatırımcılar için trilyon dolarlık küresel bir pazar oluşturabilir. Bu durum, mükellefler üzerindeki vergi yükünü hafifletebileceğini ve daha iyi sağlık sistemleri sunulmasına önayak olabilir.

Kamu Özel Sektör Ortaklıkları (D)evrimi (Build and Beyond:The (r)evolution of healthcare PPPs)başlıklı rapor, kamu özel sektör ortaklıklarının genellikle altyapı finansmanı için kullanılan bir mekanizmadan sağlık hizmeti sunumu ve sağlıklı yaşam alanındaki daha büyük sorunlar için nasıl bir modern çözüme dönüştüğünü ele alıyor.  Kamu özel sektör ortaklıkları, kamu sağlığı idarelerinin bir yandan sağlık hizmetleri üzerindeki denetim ve standartlarını sürdürürken, bir yandan da özel sektör rekabetine imkan tanıyarak verimlilik alanında yenilikçilik ve yeni yatırımları mümkün kılıyor. Uzun vadeli maliyet tasarrufları elde etme ve kamu sağlığını iyileştirme gibi teşvikler bu bağlamda itici güç olarak yorumlanabilir.

Sağlık sektöründeki kamu ve özel sektör ortaklıkları hükümetlerin sağlık maliyetlerinden yüzde 25 tasarruf etmesini sağlarken PwC?nin raporu, sağlık sektöründeki kamu ve özel sektör ortaklıklarına yönelik uluslararası ilginin arttığını ve gelecek on yıl boyunca pazarın hızlı büyümeye müsait olduğunu gösteriyor. Özel sermayeye yönelik rekabet halihazırda Avrupa, Asya, Afrika ve Güneydoğu Asya hükümetlerini,  kamu ve özel sektör ortaklığı için politika geliştirme, tedarik sürecini uygun hale getirme ve hizmetleri sözleşme ile sağlamadan sorumlu kamu ve özel sektör ortaklığı ajansları kurmaya teşvik etti.

Kamu ve Özel Sektör Ortaklığı Sağlık Modeli
Sağlık hizmetlerinde kamu ve özel sektör ortaklığı, bir kamu idaresi ile tüzel kişilik olarak faaliyet gösteren bir ya da daha fazla özel sektör şirketi arasında imzalanan uzun vadeli sözleşme (çoğunlukla 15 ile 30 yıl arası) olarak tanımlanıyor. Bu modelde, hükümet kendi sağlam alım gücünü seferber ederken  en uygun sağlık sistemi için hedefleri belirleyerek sözleşme süresi boyunca üzerinde anlaşılan hizmetlerin sunumunu oluşturmak, sürdürmek ve/veya yönetmek üzere özel teşebbüsü yetkilendirir. Özel sektör sunduğu hizmetler için ödeme alırken paylaşılan maliyet tasarruflarının olumlu potansiyellerinden faydalanarak önemli finansal, teknik ve operasyonel risk üstlenir.

PwC Küresel Sağlık Sektörü Lideri Doktor David Levy’nin raporla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Özel sektörün kamu fonları ile yenilikçilik ve verimlilik yaratması hükümetler, özel sektör ve hastalar için ortak bir kazan-kazan durumudur. Kamu özel sektör ortaklıkları, sağlık hizmetine erişimi ve hizmet kalitesini artırma fırsatı sunuyor, sağlık harcamalarındaki maliyet eğrisini aşağı çekiyor ve ortak bir amaç uğruna çalışmak için önceden uygun teşviklerin verilmediği gruplar arasında sağlık sistemine ilişkin hesap verebilirlik yaratıyor.”

Sağlık sektöründeki kamu özel sektör ortaklıkları için küresel piyasanın büyüklüğü
2010 yılında, dünyadaki en büyük kamu özel sektör ortaklığı hastanesi olduğu tahmin edilen, Stockholm, İsveç?teki yeni 700 yataklı Solna Üniversitesi Hastanesi dahil olmak üzere, hastane altyapısını finanse etme yolu olarak üç kıtada rekor sayıda kamu özel sektör ortaklığı oluşturuldu. Kanada, Meksika, Afrika ve İspanya?da başka anlaşmalar da yürürlüğe girdi.

Rapora göre, bu önemli anlaşmaların daha çok altyapı projelerine yer verirken, aynı zamanda sağlık hizmetlerinde özel sermaye ve uzmanlık için piyasayı da genişletti. Sağlık sektöründe ortaklık projelerinin kapsamı genişledikçe, özel kuruluşlar için potansiyel pazar da genişliyor.

Sağlık harcaması eğilimleri ve tahminlerinin ülke bazlı ayrıntılı analizine dayanarak PwC?nin raporunda şu tespitlere yer verildi:

>> 2020 yılına kadar, OECD (Şili, Estonya, Macaristan, İsrail, Kore, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya ve Türkiye rapor kapsamında alınmamıştır.)  ülkelerinde ve BRIC ülkelerinde sağlık altyapısı için yapılan harcamalar 263 milyar dolardan 397 milyar dolara çıkacak. Ancak, sağlık sektöründeki kamu özel sektör ortaklıkları için daha büyük pazar altyapı dışı harcamalarda bulunacaktır, bunun 2010 yılında 5 trilyon dolarken yıllık 7,5 trilyona çıkması bekleniyor.

>> 2010 ve 2020 yıları arasında, OECD ve BRIC ülkeleri sağlık altyapısına toplamda 3,6 trilyon dolar altyapı dışı sağlık harcamaları için 68,1 trilyon dolar harcayacaktır.

>> ABD?deki sağlık harcamaları OECD ülkelerindeki tüm sağlık harcamalarının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır, ancak en büyük büyüme ABD dışında gerçekleşecektir. PwC tahminlerine göre, 2010 ve 2010 yılları arasında en yüksek sağlık harcaması büyümesi beklenen ülkeler, sağlık harcamalarının yüzde 166 artması beklenen Çin ve yüzde 140 artış görecek olan Hindistan?dır.

>> OECD ülkeleri arasında, GSYİH yüzdesi olarak 2010?da yüzde 9,9 olan sağlık harcamaları 2020 yılına kadar yüzde 14,4?e çıkacaktır. BRIC ülkelerinde, ekonomileri büyüyüp sağlık sistemlerini oluşturdukça, GSYİH yüzdesi olarak 2010?da yüzde 5,4 olan sağlık harcamaları 2020 yılına kadar yüzde 6,2?ye çıkacaktır.  Fiili harcamalarda, bu oran on yıl içerisindeki harcamalarda yüzde 117?ye çıkacak, harcama artışlarında Çin lider olacaktır.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın