İKV?den aldığım bilgilere göre, 17 Kasım 2009-18 Ocak 2010 tarihleri arasında Vize Şikayet Hattı için oluşturulan telefon (0212 270 93 00) hattına ve e-posta (vize@ikv.org.tr) adresine 944 çağrı gelmiş. Bu çağrılardan 280?i telefon, 332?si e-posta, 236?sı faks, 96?sı da posta yoluyla İKV?ye ulaştırılmış. Türkiye?nin farklı bölgelerindeki 52 ilden ve başta Almanya olmak üzere çeşitli AB ülkelerinden çağrılar alınmış. Vize talebinin ?ret?le sonuçlanması, ret gerekçesi verilmemesi veya verilen gerekçenin tatmin edici bulunmaması; talep edilen belgelerin niceliği ve niteliği; vize ücretleri ve ?örtülü masraflar?; konsolosluk ve aracı kurum personelinin muamelesi; yetersiz fiziki koşullar ile vizeye ilişkin genel sorunlar bu yollarla şikayet edilmiş…
Şimdi benzer bir hizmetin Dışişleri Bakanlığı nezdinde de başlatılması, vize sorunlarının daha hızlı ve daha etkin çözümü açısından önemli bir adım olarak değerlendirebiliriz.
Vizesizlik için önemli adımlar
Bu arada, önce Almanya?daki Münih İdare Mahkemesi, ardından da Hollanda?daki Haarlem Mahkemesi?nin Türk vatandaşlarının turistik amaçla bu ülkelerde vizesiz 3 aya kadar kalabileceği yönündeki kararları sevindirici. Avrupa Adalet Divanı?nın Soysal kararı ışığında alınan bu kararlar oldukça önemli.
Geçen hafta, bu sayfada Almanya?daki kararın ayrıntılarını ve ne anlama geldiğini ele almıştım. Şimdi Hollanda mahkemesinin kararı elime gelince, bunun da önce Hannover, ardından Bavyera İdare Mahkemesi?nin verdiği kararlardan farklı olmadığını gördüm. Karara konu olan olay, iki yıl öncesine dayanıyor. Bir işadamımız Schipol Havalimanı?ndan vizesiz olarak Hollanda?ya girmeye kalkınca sınır kapısından sokulmamış, o da bunun üzerine dava açmış…
Haarlem Mahkemesi de yargıya temel olarak 1963 tarihli Ankara Anlaşması?nı ele alıyor ve onun eki olan Katma Protokol?ün 41?inci maddesinin 1?inci fıkrasına dayalı olarak kararını veriyor.
Bilindiği gibi Soysal davasından sonra, Avrupa Adalet Divanı?nın kararına göre tüm AB üyesi devletleri, Katma Protokol?ün yürürlüğe girdiği 1973 yılında Türkiye?ye hangi vize rejimi uyguluyorlarsa o hukuku uygulamak zorundalar. Daha sonra AB?ye üye olanlar da bunu üyeliğe girdikleri tarih itibariyle uygulayacaklar. 1973?te Hollanda Türklere vize uygulamıyordu. Bu yüzden Haarlem Mahkemesi, o tarihteki vize rejimini esasa alarak Türk turistlerin Hollanda?ya 3 ay süreyi aşmamak üzere vizesiz girebileceklerini karar altına aldı.
İyi hoş da bu karar nasıl uygulanacak? Tabii bu karar henüz kesinleşmiş de değil. Hollanda Adalet ve Dışişleri bakanlıklarının temyiz etmesi söz konusu. Gerçi temyiz aşamasında farklı bir karar çıkacağını sanmıyorum. Çünkü vizenin artık hukuki temeli yok. Buna rağmen vizesizlik kararının topluma yayılması idari bir işlem gerektiriyor. Bu idari işlem de bir devletin tek başına yapabileceği bir tasarruf değil.
Ancak bu karar da bir karar ve kesinleşinceye kadar da ilk derece mahkemesi olarak hüküm doğuruyor ve tarafları bağlıyor. Bir başka deyişle, davacı dışında bir kişi bu karara dayanarak vizesiz Hollanda?ya giderse yine sınırdan geri çevrilecek. Bunun üzerine yapacakları iş yine mahkemeye başvurmak olacak. Ancak bu kez mahkeme bu kez iki yıl daha beklemeyecek ve 24 saat içinde karar verebilecek.
AB devletleri arasında iç sınır denetimi yok. Hollanda böyle bir karar alınca, bu ülkeye gelen Türk vatandaşının henüz vizeyi kaldırmayan Almanya?ya geçişi nasıl engellenecek? Sadece Türk vatandaşları için sınır polisi mi konulacak? Sonuçta bu kişi Almanya?da yakalandığında Alman mahkemesi de Hollanda?dan farklı bir farklı karar vermeyecek. Ama yine polis, yine mahkeme olayı söz konusu olacak.
Bu yargı kararları çok önemli ama yeterli değil. Devletler birbirlerine karşı sorumlu. Avrupa devletlerinde iç sınır olmayışı toplu karar almayı gerektiriyor.
Hollanda mahkemesi de bu kararı verdikten sonra umarım toplanıp bir karar verirler.
Aslında bu kararların sonu idari tasarrufa dayanıyor. Bunun sonucunda devletler tazminat ödemek zorunda kalsalar daha çabuk karar verirler. Bunun için de zarar gerekli. Manevi tazminat söz konusu değil. Bir Türk işadamı bu vize hukuksuzluğu yüzünden önemli bir iş bağlantısını yerine getiremeyecek ve zarara uğrayacak. Ardından vizesizlik kararını mahkemeden alıp, yasal olmadan vize uygulaması yapan devlete karşı tazminat davası açacak ve zararını ödetecek. İşte ancak tazminat davalarının sayısı artarsa Avrupa elini çabuk tutar ve bu hukuksuz saçmalığa bir son verir.
murataksoy@paradergi.com.tr
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
mrba, bunları hepsini tabi ki bende yaşadım Ankara İsviçre konsolosluğunda, bekarsan illa evlenip mi gitimek lazm,ki elimde akraba bir ailenin davetiyesi vardı, iş yerimden bordro v.s. evraklar vardı.. ama evimiz yoksa ne yapalım… Çalışan ve benimle muhattap adam Türktü.. gerekçe söylemediği halde bir de üstüne güzelce dalgasını da edip kendini tatmin etmiş… ordaki çalışanın türk olduğuna şaştım kaldım… Avrupa insan haklarına başvurmak da istedim ancak herkes trarafından ikna edilip vazgeçildim.Nerye kad..olacak bunlar acaba…
Önemli olan bunlara >Yaptırım olmaması… en üzücü de bu..
teşekkürler dostum bu tür güncel bilgiler çok faydalı oluyor emeğine sağlık