Türkiye halihazırda HIV yaygınlığının (<yüzde 0,2) çok düşük düzeyde olduğu bir ülkedir, ancak son yıllarda HIV/AIDS vakalarının sayısı artış göstermektedir. HIV, seks çalışanları, erkekler ile cinsel ilişkide bulunan erkekler ve şırınga ile uyuşturucu kullananlar gibi en fazla risk altındaki gruplar arasında yoğunlaşmaktadır, ancak özellikle seks çalışanlarının heteroseksüel yolla bulaştırmaları yoluyla hastalığın yaygınlaşabileceği yönünde endişeler bulunmaktadır.

Seks çalışanları ile ilgili olarak Türkiye?de bazı çalışmalar yapılmış olmasına rağmen, ticari seks piyasasının talep tarafı olan müşterileri hakkında çok az kanıt mevcuttur. Bu çalışma, uzun süre seks çalışanlarının müşterileri oldukları düşünülen gezici işçi grupları arasında bu anlamda yapılan ilk çalışmadır. Şubat ve Mart 2010 aylarında, araştırmanın aşağıda belirtilen üç kilit sorusuna cevap bulabilmek amacıyla dört ilde (İstanbul, İzmir, Antalya ve Trabzon) dört sektörde (deniz taşımacılığı, karayolu taşımacılığı, inşaat ve turizm) çalışan 1.239 gezici işçiden nicel ve nitel veriler toplanmıştır:

>> Gezici işçiler HIV ile ilgili ne gibi davranışlarda bulunuyorlar?

>> HIV ile ilgili bu davranışlarla ilişkili faktörler neler?

>> Bu işçiler arasındaki mevcut HIV bilgi ve bilinç düzeyi nedir?

Çalışma, gezici işçi gruplarının temel HIV riski taşıyan davranışının korunmasız cinsel ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Şırınga ile uyuşturucu kullanımı yaygın değildir; işçilerin sadece yüzde 1,1?i bugüne kadar şırınga ile uyuşturucu kullandığını bildirmiştir. Ancak, özellikle denizciler ve kamyon şoförleri olmak üzere gezici işçiler sıklıkla birden fazla partner ile ve seks çalışanları ile cinsel ilişkide bulunduklarını bildirmiştir. Denizcilerin yüzde 44?ü ve kamyon şoförlerinin yüzde 42?si son üç ayda 2 veya daha fazla partner ile cinsel ilişkide bulunduğunu bildirirken, bu oran inşaat işçileri arasında yüzde 23, turizm işçileri arasında ise yüzde 30?dur. Tüm işçilerin yüzde 35?i ara sıra veya daha sıklıkla seks çalışanları ile cinsel ilişkide bulunduğunu bildirmiştir; ve sadece yüzde 45?i seks çalışanları ile son cinsel ilişkisinde prezervatif kullandığını bildirmiştir. Denizcilerin yüzde 45?i ve kamyon şoförlerinin yüzde 38?i ara sıra veya daha sıklıkla seks çalışanları ile cinsel ilişkide bulunduğunu bildirmiştir. Seks çalışanları ile girilen cinsel ilişkilerin sıklığı; evde iken, Türkiye içinde seyahat ederken ve yurt dışında seyahat ederken eşittir; bu durum, seks çalışanları ile cinsel ilişkilerin çoğunun Türkiye içinde gerçekleştiğini göstermektedir. HIV testi yapılmadığından ve sünnetli işçi oranının yüksek olması (işçilerin yüzde 99?u sünnetlidir) sebebiyle HIV?in bulaşmasında gezici işçilerin rolü azalmış olabileceğinden dolayı gerçek HIV bulaşma riskini nicelemenin mümkün olmadığını belirtmek gerekir.

Bu işçileri riskli cinsel ilişkiye girmeye iten faktörler neler olabilir? Bu çalışma nedensel ilişkileri tespit edememekle birlikte, riskli cinsel ilişki ile ilişkili faktörleri inceleyebiliriz. Öncelikle, işçiler önemli miktarda bir zamanı evlerinin dışında geçirmektedir ve bu durum onların rastgele veya paralı cinsel ilişkiye girmeleri için fırsat sağlamaktadır. İşçilerin yüzde 50?den fazlası önceki yıl en az 5 aylarını evlerinden uzakta geçirmiştir. Ortalama olarak evlerinden uzakta en fazla zaman geçirenler denizciler 2 olurken, kamyon şoförleri ve inşaat işçilerinin evlerinden uzakta geçirdikleri süre daha kısadır. Öte yandan, turizm işçileri iki şekilli bir dağılım göstermektedir: ya evlerinden çok kısa süre uzakta kalmaktadırlar ya da yılın neredeyse tamamını evlerinden uzakta geçirmektedirler.

İkinci olarak, işçilerin yüzde 44?ü en azından arada bir alkol aldığını bildirmektedir; tüm işçiler arasında bildirilen en yüksek alkol kullanım sıklığı denizciler arasındadır. Alkol kullanımı riskli cinsel davranışlar ile tutarlı bir şekilde ilişkilendirilmektedir; alkolün etkisi altında insanların mantıksız veya riskli kararlar alma olasılıklarının daha yüksek olduğu teorisini destekleyen oldukça fazla kanıt mevcuttur (MacDonald ve ark., 2000; Steele & Josephs, 1990).

HIV bilgileri bakımından, neredeyse tüm işçiler HIV/AIDS?i duymuştur ve işçilerin çoğu HIV?in önlenmesi ve bulaşması ile ilgili temel anlayış sahibidir. Ancak yine de bazı kritik yanlış anlamalar da mevcuttur. Örneğin, işçilerin sadece yüzde 39?u HIV?in sinek ısırığı ile bulaşmayacağını bilmektedir. İşçilerin çok azı daha önce HIV testi yaptırmış olduğundan dolayı, kendi serolojik durumları ile ilgili bilgi düzeyleri oldukça düşüktür. Burada yüzde 35?i HIV testi yaptırmış olan denizciler bir istisnadır. İşçiler arasında yapılan HIV testlerinin çoğunluğu zorunlu olarak yapılan testlerdir.

Riskli cinsel ilişki ile ilişkili faktörleri daha derinlemesine araştırmak için; yaş, gelir ve eğitim gibi arka plan özelliklerinin sabit tutulduğu çok değişkenli logit regresyonları uygulanmıştır. Tüm özellikler dikkate alındığında, sadece iki risk faktörünün riskli cinsel ilişki ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğu görülmektedir: alkol kullanımı ve evden uzakta geçirilen süre. Bu çalışmada, sıklıkla alkol kullanan işçilerin riskli cinsel ilişkiye girme olasılığının diğer işçilere göre 2,5 kat daha fazla olduğu bulunmuştur. Evden uzakta geçirilen süre ile riskli cinsel ilişkiye girme arasındaki ilişki daha zayıftır ?evden uzakta 5 ay fazla geçiren işçilerin riskli cinsel ilişkiye girme olasılığı diğer işçilere göre yüzde 35 daha fazladır. Yurt dışında seyahat etmenin etkisi çok azdır; muhtemelen evden uzakta olmak daha önemli bir faktör olduğundan dolayı. Son olarak, HIV bilgisi ile riskli cinsel ilişki arasında çok az veya sıfır ilişki bulunmaktadır; bu durum tek başına bilginin davranış değişikliği için yeterli olmadığını göstermektedir.

Gezici işçi grupları arasında HIV bilgisi, tutumu ve davranışları ile ilgili olarak burada sunulan kanıtlar gelecekteki politikalar ve araştırmalar için bilgi sağlamak üzere kullanılmalıdır . Bu sonuçlara dayalı olarak üç önemli tavsiyede bulunulabilir:

>> Daha iyi kanıt ve takip. Cinsel davranışların ve uyuşturucu ile ilgili davranışların gerçek risklerinin anlaşılabilmesi için biyo-gösterge verilerine ihtiyaç duyulmaktadır; ve HIV bulaşma sonuçlarının anlaşılabilmesi için buradaki bulgular HIV test verileri ile birleştirilebilir. Özellikle erkekler ile cinsel ilişkiye giren erkekler ve şırınga ile uyuşturucu kullananlar olmak üzere riskli gruplar arasında entegre biyo-davranışsal çalışmalar yapılmalıdır. Son olarak, Türkiye?de, riskli gruplara yönelik HIV koruyucu takip uygulamalarının daha fazla geliştirilmesi gerekmektedir.

>> Davranış değişikliklerinin ve prezervatif kullanımının yaygınlaştırılması. Korunma için gerekli tek koşul bilgidir ve davranış değişiklikleri için başka müdahaleler de gereklidir. HIV eğitimi ve danışma, eğitim, sosyal destek programları ve akran grupları gibi kapsamlı davranış değişikliği programları kritik öneme sahiptir. Özellikle cinsel temas noktalarına yakın yerlerde prezervatife erişimin ve prezervatif kullanımının arttırılması da gezici işçi grupları arasında HIV?in önlenmesinde önemli bir unsurdur. Prezervatif tanıtım çabaları, kamyon durakları ve limanlar gibi kilit yerlerde gezici işçi gruplarını hedeflemelidir.

>> VCT ve STI hizmetlerinin iyileştirilmeye devam edilmesi. Özellikle gönüllü testler olmak üzere işçilerin çok azı HIV testi yaptırmıştır. Bireyler ve partnerleri için kendi durumları hakkında bilgilenme fırsatı sağlamak amacıyla, gönüllü danışma ve test (VCT) hizmetleri yaygınlaştırılmaya devam edilmelidir. Heteroseksüel yolla bulaşmanın, Türkiye?de tespit edilen vakaların çoğunluğunu oluşturduğu göz önüne alındığında, STI hizmetlerine erişim ve bu hizmetlerden yararlanma düzeylerini yükseltmek de HIV?in önlenmesinde etkili bir araç olabilir. Türkiye?de hedef gruplara (örneğin seks çalışanları) yönelik STI hizmetleri ve programları yaygınlaştırılmaya ve geliştirilmeye devam edilmelidir.

Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi’nden (HATAM) Dr. Aygen Tümer’in sunuşunu yaptığı, “Riskli meslek? Türkiye’de risk altındaki gezici işçi gruplarında HIV bilgisi, tutumu ve davranışları” başlıklı Dünya Bankası raporunun, yönetici özetleri bölümünden alınmıştır.

Kasım 2010 – Dünya Bankası (Avrupa ve Orta Asya Bölgesi, İnsani Gelişim Bölümü, ve Küresel HIV/AIDS Programı); Hacettepe Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı; Birleşmiş Milletler Türkiye HIV/AIDS Ortak Programı; T.C. Sağlık Bakanlığı

http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/COUNTRIES/ECAEXT/TURKEYINTURKISHEXTN/0,,contentMDK:22788529~pagePK:1497618~piPK:217854~theSitePK:455688,00.html


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın