Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye ekonomisinin 2010 yılı performansını temel göstergelere bakarak inceledi. Geçen yıl üretim ve iç tüketim gibi göstergelerin ekonominin kriz öncesi düzeyini yakaladığını gösterdiği, ancak işsizliğin istenen düzeye inememesi ve ihracatın halen düşük seviyelerde olmasının ekonomi açısından düşündürücü olduğu belirlendi. Bunlara ek olarak, ihracatsız toparlanmanın cari açık sorununu daha tehlikeli ve daha büyük bir sorun haline getirdiği ortaya çıktı.

TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti Sarp Kalkan tarafından hazırlanan “Toparlanmanın üçte biri tamam; ama bir problemimiz var” başlıklı politika notu yayımlandı. Ekonomide yaşanan toparlanma sürecini üç temel gösterge ile incelemenin mümkün olduğu ifade edilen çalışmada şöyle denildi:

“Üretimdeki toparlanma, işsizlikteki toparlanma ve ihracattaki toparlanma. Üretim düzeyimiz kriz öncesi düzeyine (2008’in ilk çeyreği) yükselmiştir. Krizde yüzde 13 daralan üretim hacmimiz toparlanma sürecini tamamlamıştır. Kriz başladığında 100 olan şimdi  100’ün biraz üzerine çıkmıştır. 2001 krizinin aksine bu krizde toparlanmanın itici gücü ihracat değil, iç talep (tüketim ve yatırım harcamaları) olmuştur.

Krizin en ciddi etkisi işsizlik oranında gözlenmiştir. Kriz etkisini o alanda hala devam ettirmektedir. Krizle birlikte işsizlik oranı yüzde 32 artmıştır.  2010 yılında hızlı bir toparlanma gözlenmesine rağmen işsizlik oranının son iki çeyrekte yüzde 12’nin biraz altında sabitlenmesi sorunun orta vadeli bir problem haline dönüşmesi ihtimalini güçlendirmektedir. Kriz başladığında 100 olan işsizlik, üretimdeki toparlanmaya rağmen yine 100’e gerilememiştir. Yüzde 17,5 daha yüksekte kalmıştır.

Toparlanma açısından üçüncü önemli gösterge de ihracat miktarıdır. Krizle birlikte ihracatımız yüzde 15 daralmış, sonraki dönemde ise güçlü bir toparlanma gözlenememiştir. İhracatımız halen yüzde 90 bandının etrafında dalgalanmaktadır. Dün açıklanan 2010 yılının son çeyreğine ilişkin veriler de bu eğilimin devam ettiğini göstermektedir. Üçüncü çeyrekte kriz öncesi düzeyin yüzde 88,2’sinde olan ihracatımız, dördüncü çeyrekte de yüzde 88,1 düzeyinde gerçekleşmiştir.”

Cari işlemler açığı daha tehlikeli bir problem haline geldi

TEPAV’ın politika notunda üretimdeki toparlanmaya karşın ihracatta yaşanan sıkıntıların cari işlemler açığını daha tehlikeli bir problem haline getirdiğine dikkat çekilerek,  “2010 yılı ekonomik performansının bir başka yanı da budur. Merkez Bankası’nın politika değişikliği de bu çerçevede değerlendirilmelidir” denildi. Türkiye ekonomisinin üretimdeki toparlanmayı ilk kez bu krizde ağırlıkla iç talebe dayalı olarak gerçekleştirdiği hatırlatılarak, cari işlemler açığının döviz kazandırıcı işlemlere, yani ihracat ve turizm gelirlerine oranı sadece bir yılda kriz öncesi düzeye yükseldiği, bu düzeyin ise zaten tarihsel olarak tehlikeli bir düzey olduğu ifade edildi.

Beladan sakınmak için büyümeyi yönetmek gerekir

Çalışmanın sonuç bölümünde ise şu değerlendirme yapıldı:

“2010 yılı toparlanma performansının düşündürmesi gereken şudur: Orta Vadeli Program’daki büyüme tahmini yüzde 4,5 iken ve tüm makroekonomik dengeler bu tahmin üzerine kurulmuşken, sonuç yüzde 7,5-8 oranında bir büyüme çıkarsa bu, ekonominin başarıyla yönetilmekte olduğuna dair bir gösterge mi olur? Hayır. Yeni yüzüyle cari işlemler açığı probleminin kaynağı tam da buradadır. Önümüzdeki dönemin araştırma konusu bu olacak gibi durmaktadır.”



sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın