The Financial Times Gazetesi Uluslararası Ekonomi Editörü Alan Beattie, İstanbul Sanayi Odası tarafından düzenlenen 9. Sanayi Kongresi’nin ikinci gününde yaptığı konuşmada, firmaların küresel piyasada rekabet güçlerinilerini artırmak için uygulamaları gereken stratejileri ele aldı. Türkiye?nin son 10 yılda büyük bir performans gösterdiğini belirten Alan Beattie, Nokia?dan verdiği örnekle rekabet edebilmek ve var olmayı sürdürebilmek için öğrenmeye ve değişmeye açık olmak gerektiğini ifade etti. Beattie, Nokia?nın eskiden bir lastik çizme üreticisi olduğunu, ancak zaman içinde başka firmalar işlerini ellerinden aldığında Nokia?nın kendisini sadece lastik çizme üreticisi olarak görmeyip cep telefonu üretmeye odaklanarak dünyanın sayılı firmalarından birisi olmayı başardığını anlattı.

Asya’daki ticari gelişmeler dünyaya uyarı olmalı

Küresel mali kriz ve ekonomik gerilemenin küreselleşmeyi durduracağını düşünenler olduğunu ancak esnekleşme sayesinde firmaların ani talep değişikliğine uyum sağlayabildiklerini belirten ve krizin hem tehdit hem de fırsat olarak görülmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Beattie konuşmasında, ülkelerin ekonomik açıdan tehdit olarak gördüğü Çin?in de ticaret sistemini daha etkin, daha şeffaf bir hale getirdiğini, bürokrasinin azalmasına katkıda bulunduğunu belirtti.

Gelişmekte olan ülkelerin azgelişmiş ülkeler tarafından örnek alındığını ve bu konuda Çin?in başı çektiğini kaydeden Beattie, Asya?da yaşananların dünyaya uyarı olması gerektiğini sözlerine ekledi.

Şimdiki koşullarda maliyet üzerinden rekabet etmenin mümkün olmadığını, önemli olanın üründe farklılaşmaya gitmek olduğunun altını çizen Alan Beattie, firmaların bulundukları koşullarda güçlü yanlarından yararlanmaları gerektiğini belirtti ve Unilever?in Filipinler?deki başarısını örnek olarak verdi; Türkiye?nin demokratik ve özgür bir ülke olduğunu belirttikten sonra eskiden yatırımcıların istikrardan başka şeylere pek önem vermediğini ancak artık durumun değiştiğini, bilginin ve bilgi dolaşımının büyük önem kazandığını kaydetti.

Tedarik zincirinin de değişimlerden etkilendiğini ve Japonya, Çin gibi ülkelerin bu konuda uçan kazlara benzediğini; öne geçen ülkenin diğerleri tarafından takip edildiğini belirten Alan Beattie. “Artık ürünler baştan sona tek bir ülkede üretilmiyor, özellikle elektronik alanında bu çok yoğun. Şirketler hayatta kalabilmek için kendilerini rekabet zincirinin bir parçası olarak görmeli ve küresel zincirlerle rekabet etmeye çalışmalı” diye konuştu.

Artık dağıtım kanalları önemli

Pepsi Cola ve Coca Cola?dan örnek veren Beattie, eskiden ürün ürünle rekabet ederken artık dağıtım kanalının da önem kazandığını, tedarik zincirini ucuzlatmanın yeterli olmadığını, esnekleştirmek de gerektiğini belirtti.

Beattie, bilginin, piyasaya hızlı mal verebilmenin ve piyasaya yakın yerlerde üretmenin rekabet açısından taşıdığını önemi Zara firmasını örnek vererek açıkladı. Ülkelerin rekabet güçlerinden bahsederken Türkiye?nin Çin ile iyi rekabet edebildiğini kaydetti.

Finansal kriz öncesinde dünyanın 11 Eylül, Irak savaşı, kuş gribi, petrol fiyatlarındaki artış gibi problemleri aştığını ve son yaşanan finansal krizin küreselleşmenin sonu olduğunu düşünenler bulunduğunu ifade etti. Krizle birlikte ilk önce taleplerin düştüğünü ve başı ilk derde girenlerin küreselleşmeyi düşünmeden yapanlar olduğunu belirten Beattie, tedarik zincirinde yaşanan sorunların talepteki düşüşler kadar etkili olmadığını çünkü talepteki artışla birlikte piyasaların hareketlenmeye başladığını söyledi.

Bu krizin ardından artık firmaların daha fazla nakit bulunduracaklarını, işgücünün daha esnek olacağını, gelişmekte olan ülkeler arasındaki rekabetin çok yüksek olduğunu ve gelişmekte olan bir ülkenin firması olmak için en iyi zamanda olduğumuzu, doğru stratejilerle ve esnek olma istekliliği göstererek başarılı olunabileceğinin altını çizdi ve değişime hazırlıklı olup odaklanmanın rekabet açısından büyük önem taşıdığını ekledi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın