ESEN ÇAĞLAR (TEPAV) >> Türkiye’nin hızlı büyümesi için gerekli olan hikayeyi Orta Vadeli Program’da göremiyoruz. Peki bu hikaye nasıl bir hikaye olmalı? Bence küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyüme problemlerine odaklanan bir program, Türkiye’nin büyüme hikayesinin ana omurgası olmak durumunda. Türkiye’de KOBİ’ler anormal bir durum içinde yaşıyorlar. Oradaki anormalliği çözmeden, Türkiye’nin hızlı büyüme oranlarını yakalaması pek mümkün gözükmüyor.
Öncelikle şu tespiti yapmak gerekiyor. Bir ekonominin sağlıklı büyümesi, ya o ekonomideki firmaların büyümesiyle, ya da o ekonomiye yeni firmaların girmesiyle yakından alakalı. Firmaların sağlıklı biçimde büyümediği bir ekonominin büyümesi ise ya sürdürülebilir olmuyor, ya da istihdam yaratılması gibi arzu edilen sosyal sonuçları sağlamıyor. Dinamik bir ekonomide ise, piyasaya yeni giren mikro ölçekli işletmeler (start-up), piyasa testini geçmeleri durumunda büyümelerini devam ettirip, önce küçük, sonra orta ölçekli oluyorlar, başarılarının kalıcı olması durumunda ise büyük ölçekli firma haline gelebiliyorlar. İnovasyona dayalı ekonomilerde, büyümenin ana motorunun piyasalara giriş yapan yenilikçi ve küçük işletmelerin, hızlı büyüyebilmeleri olduğunu biliyoruz. Firmaların büyümesi, ya verimlilik artışı yoluyla, ya istihdam artışı, ya da her ikisinin karışımı biçimde oluyor. Verimlilik artışlarının kaynağında da, yeni ürünlerin/hizmetlerin ortaya çıkması, yeni iş yapma biçimleri (teknolojik değişim), ya da organizasyonel değişiklikler belirleyici olabiliyor.
Türkiye’de firmaların büyümesi açısından durum nedir diye baktığımızda ise, ortaya gerçekten de anormal bir tablo çıkıyor.[1] Alttaki iki şekli de Dünya Bankası Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu’ndan aldım. İki resim iki bin kelimeye bedel misali, Türkiye’de KOBİ’lerin içinde bulunduğu anormal durumu açıkça görebiliyorsunuz. İki bin kelimeyle sizi boğmak yerine, aşağıdaki tespitleri hızlıca yapmayı tercih ediyorum:
>> Birinci şekil, firmaların, yaşlarına ve büyüklüklerine[2] göre, 2004-2007 arasındaki dönemde istihdamlarını ne oranda arttırdıklarını gösteriyor. Hatırlatmakta fayda var: Türkiye ekonomisi 2004-2007 dönemimde yılda ortalama yüzde 6,5 oranında büyüdü. Yani tarihsel büyüme ortalamamızın (yüzde 4) bir buçuk katından fazla bir hıza sahip olduğu bir dönem için firmalarımızın performansını mercek altına alıyoruz.
>> Türkiye’de mikro ve büyükler büyüyor ama KOBİ‘ler büyümüyor. Genel olarak bakıldığında, Türkiye’de mikro ölçekli firmalar en hızlı büyüyenler. Bu normal bir durum. Anormallik ise şurada: İkinci en hızlı büyüyen firma grubu büyük ölçekli firmalar. Küçük ve orta ölçekli firmalar ise söz konusu dönemde neredeyse hiç büyümemişler. Normal ekonomilerde durum bizdekinden daha farklı oluyor: Mikro şirketlerin en hızlı büyüyenler olmaları, küçük ve orta ölçekli şirketlerin mikro firmalar kadar olmasa da hızlı büyümeleri, büyük şirketlerin ise nispeten daha yavaş büyümeleri bekleniyor. Bu Türkiye’de KOBİ’lerdeki anormallikle ilgili ilk tespit.
>> Genç firmalar, yaşlı firmalara oranla daha hızlı büyüyorlar. Şekil 1’de firma büyüklüklerinin yanında, firmaların yaşlarına göre de büyüme performanslarını görebiliyorsunuz. Yeni kurulan mikro firmalar, yaşlı mikro firmalara oranla, yani piyasada 5 yıldan daha uzun süredir faaliyet gösterenlere göre, yaklaşık iki kat daha hızlı büyüyebiliyorlar. Yeni kurulan küçük firmalar da, yaşlı küçük firmalara oranla 4 kat daha hızlı büyümüşler. Orta ölçekli firmalarda ise yaşa göre kayda değer bir performans farklılığı göze çarpmıyor; zaten onlar pek fazla büyüyemiyorlar Türkiye’de. Büyük ölçekli firmalar da normal bir durum var: Genç büyükler, yaşlı büyüklere oranla çok daha hızlı büyüyebiliyorlar. Orta ölçekli firmalarımız hariç, yaşa göre büyüme performansında çok da anormal bir durum göze çarpmıyor.
>> Ancak, Türkiye’de yaşlı firmaların oranı çok fazla. Şekil 2 Türkiye’de KOBİ’lerin bir diğer anormalliğini çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor. 16 yaşından büyük işletmelerin, mikro, küçük, orta ve büyükler arasındaki payının Türkiye’de ne olmasını beklerdiniz? Açıkçası bu tablo beni şaşırttı çünkü Türkiye’de hep eski, köklü işletmelerin azlığından yakınılır. Avrupa Birliği ve Avrupa-Orta Asya bölgesiyle kıyaslandığında, Türkiye’de piyasaları çok daha yaşlı şirketlerin domine ettiği görülüyor. Örneğin, Avrupa Birliği’nin en büyük 10 ekonomisinde, orta ölçekli firmaların arasında, 16 yaşından yaşlı olanların payı yüzde 20’yken, Türkiye’de bu oran tam yüzde 60! Tüm firma büyüklüklerine göre de, Türkiye’de yaşlı olanların oranının diğer yerlere kıyasla daha fazla olduğunu görüyoruz. Sanıyorum bu, yukarıdaki tespitle birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’de özellikle orta ölçekli firmaların dinamizminde bir anormallik olduğunun kanıtı.
Anormallikle ilgili bu tespitleri yaptıktan sonra, doğal olarak peki ne yapmalı diye sormak gerekiyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz neden büyümüyorlar sorusunun yanıtı, tahmin ettiğimizden çok daha karmaşık olabilir. “İnovasyon ve girişimcilik ekosistemi” dediğimiz, bir iş modeli fikrinin hayata geçmesinden, hızlı büyümeye başlamasına ve piyasada yer edinebilmesine kadar uzanan süreçte, firmaların içinde bulundukları “ortamı” temizlemek, düzleştirmek ve iyileştirmek gerekiyor. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde hızlı büyüyebilmesi, bu ekosistemin onarımı, dolayısıyla KOBİ’lerin normalleşmeye başlamasıyla yakından alakalı görünüyor. Ekosistem nasıl onarılmalı, işe nerden başlamalı sorularını ise bir sonraki yazıya bırakıyorum.
[1] Önce TÜİK’in firma bazlı veri yayınlamada geri kalması nedeniyle bu konuda fazla sayıda akademik çalışma yok. Ben bu yazıda, gündemde maalesef hak ettiği yeri bulamamış bir Rapor’daki, Dünya Bankası’nın Mayıs 2010’da kamuoyu ile paylaştığı Yatırım Ortamı Değerlendirme (ICA) raporundaki verileri kullanıyorum. Eğer Türkiye’nin büyüme meselesiyle ilgileniyorsanız ve bu Rapor’u okumadıysanız, okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
[2] Dünya Bankası, mikro firmaları 10’dan az, küçük firmaları 11-50 arasında, orta firmaları 51-250 arasında, büyük firmaları da 251’den fazla çalışana sahip firmalar olarak tanımlanıyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.