Su ürünleri, ülkemiz ekonomisine sürekli girdi sağlayan, önemli doğal canlı kaynaklardandır. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz, birçok akarsu, göl ve göletleri ile su ürünleri konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Ülkemizdeki su ürünlerinin üretim alanı 26 milyon hektarın üzerindedir. Bu alanın büyüklüğüne karşın, su ürünleri sektörünün milli ekonomiye katkısı henüz yeterli düzeye ulaşamamıştır.

1990-2000 yılları arasında, üretimin ağırlıklı olarak avcılığa dayalı olduğu bir durumdan, ilerleyen yıllarda yetiştiriciliğe dayalı bir üretim yapısına geçilmiştir.

Ülkemiz su ürünleri içinde ekonomik olan su ürünlerinin sayısı 100’ü geçmemekte ve balık üretiminin yüzde 80?lik kısmı göçmen türlerden oluşmaktadır. Karadeniz’de; hamsi, istavrit, kefal, palamut-torik, lüfer, Akdeniz’de; sardalye, kefal, Ege Denizi’nde; sardalye, Marmara’da; hamsi, istavrit, kefal gibi balıklar önemli ekonomik göçmen türlerdendir. Dip balıklarından da Karadeniz’de kalkan, mezgit, Ege ve Akdeniz’de çipura, barbunya, berlam ve iskarmoz gibi balıklar öne çıkmaktadır.

Ülkemizde kültür balıkçılığı yoluyla yapılan üretimin, toplam su ürünleri üretimi içindeki payı 1990 yılında %1 iken  2007 yılında %18?e ulaşmıştır. Son yıllarda kültür balığı üretimi, işlenmesi ve ihracatına yönelik ülkemizde ciddi yatırımlar gerçekleştirilmiş, buna bağlı olarak kültür balıkçılığı üretimi, 5 bin ton seviyelerinden 140 bin ton seviyelerine ulaşmıştır. Halen Türkiye?de su ürünleri yetiştiriciliği yapan 1.400 civarında çiftlik bulunmaktadır. Bu çiftliklerde levrek, çipura, alabalık, mavi yüzgeçli orkinos gibi çeşitler üretilmektedir. Ayrıca, az miktarda da olsa sarıağız, lahos, minekop, sinagrit, sivriburun karagöz, eşkine, fangri, sargoz, kırmızı bantlı mercan, midye ve karides yetiştiriciliği de yapılmaktadır.

Su ürünleri sektörünün ulaştırma, turizm, çevre, sağlık, gıda, imalat gibi sektörlerle de bağlantılı olduğu göz önünde alındığında, ülkemiz istihdamı açısından önemi daha iyi anlaşılabilir. Bu nedenle su ürünlerimiz, hem ülkemizin hayvansal protein açığını karşılamada, hem de üretimi ve ihracatı ile yarattığı katma değer ve istihdam yönünden vazgeçilemez bir öneme sahiptir.

Su Ürünleri Tanıtım Grubu

Grup; sektörün talebi ile 2008 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı başkanlığında kurulmuştur. Ege, İstanbul,  Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birlikleri Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla toplam 7 üyeden oluşmaktadır. Destekçileri, bu Birliklerde su ürünleri ihracatı yapan firmalardır. Su Ürünleri Tanıtım Grubu tarafından yapılan toplantılar, yazışmalar, iş takvimi, bütçe, sektörel kuruluşlarla koordinasyon ve sekretarya hizmetleri İzmir?de kurulu bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından yürütülmektedir.

Su Ürünleri Tanıtım Grubu?nun amacı: Su ürünleri ve mamulleri sektöründe yurtiçi ve yurtdışı talebin artırılması, su ürünlerinin imajının geliştirilmesi, yurt dışında markalaşması, hedef ve mevcut pazarlarda pazarlama stratejileri konusunda araştırma ve ortak tanıtım yapılmasına yönelik faaliyetlerin organize edilmesi ve yürütülmesidir.

Ayrıca, günümüzde insanların sağlıklı yaşama verdikleri önemin giderek arttığı dikkate alınarak, balığın insan sağlığına olumlu etkilerinin ilgili kesimlere aktarılarak tüketiminin, ihracatının ve pazar payının arttırılması amaçlanmaktadır.

Su Ürünleri Tanıtım Grubu?nun hedefleri: Su ürünleri sektörü; ülkemizin sahip olduğu coğrafi avantajlar, Türkiye?nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, hedef pazarlara yakınlığı, tür çeşitliliği, AB normlarına uygun üretim ve işleme kapasitesi ile yüksek ihracat potansiyeli ve yarattığı katma değer ile ülkemiz ekonomisi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu kapsamda, sağlıklı beslenmenin en temel öğelerinden birini oluşturan su ürünlerine yönelik yurtiçi ve yurtdışı talebin artırılması amacıyla oluşturulacak bir program çerçevesinde tanıtım etkinlikleri yürütülecek, Türk su ürünlerinin iç ve dış pazarlarda tanıtımı yapılacaktır.

Kampanyalar: Dış pazarlarda, hedef ve yeni pazarlar olarak öngörülen Rusya Federasyonu, A.B.D., B.A.E. ile en çok ihracatımızın olduğu Avrupa Ülkelerinde belirlenen amaçlara uygun tanıtımlar yapmak amacıyla  düzenlenmekte olan Su Ürünleri Fuarlarına katılım sağlanmaktadır.

İç pazara yönelik olarak ise, çeşitli ulusal radyo kanallarında TV kanallarında reklamlar yayınlanmaya başlanmıştır. Ayrıca, çeşitli dergilerde balıkla ilgili reklam ve tanıtım amaçlı yayınlar yapılmakta, afiş bastırılmakta, yemek tariflerinin yer aldığı kitapçıklar dağıtılmakta ve tüm bu çalışmalarda ana slogan olarak ?Haftada iki balık, yaşam boyu sağlık? kullanılmaktadır.

Su ürünlerinin insan sağlığına faydaları

Su ürünleri içerisinde en çok tüketilen balık;

>> Büyüme ve gelişimi destekler, kemiklerin dayanıklı olmasını sağlar,

>> Merkezi sinir sisteminin gelişmesine yardımcı olur,

>> Zihinsel sağlığa olumlu etki eder, öğrenim başarısını, beyin gelişimini destekler,

>> Kan ve dolaşım sağlığının korunmasında etkilidir,

>>Kalp krizi ve felç riskini azaltır,

>> Kanseri önleyici etkisi bulunur,

>> Dikkat eksikliğini azaltır,

>> Kilonun sağlıklı düzeyde tutulmasına yardımcı olur.

Bunca yararına karşın, Avrupa Birliği ülkelerinde 25 kg., Japonya?da 80 kg. olan kişi başına balık tüketimi, ülkemizde ne yazık ki 8 kg.dır.

Oysa balık eti, kırmızı ete göre daha az yağlıdır ve bünyesinde bazı özel yağ asitleri vardır. Diğer hayvansal besinlerde bulunmayan bu özel yağ asitleri, kandaki pıhtı oluşumunu engelleyerek atardamarın tıkanmasını önler, böylece kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonun düşürülmesine yardımcı olur. Damarsal bozulmalara yol açan hastalıklardan muzdarip olanların bu nedenle daha fazla balık tüketmesi tavsiye edilmektedir.

Balıkta yoğun miktarda bulunan omega-3?ün de insan sağlığına büyük faydaları vardır. Araştırmalar; balık yemenin, kalp hastalıklarının yol açtığı ölüm riskini azalttığını ortaya koymaktadır. Ayrıca omega?3, anne karnındaki bebeğin ve küçük çocukların beyin gelişimini olumlu etkilediğinden, hamilelere de balık yemeleri önerilmektedir.

Konserve balıklar ve yumuşak kılçıklarıyla (balığın kılçığında da yüksek oranda kalsiyum ve fosfor bulunmaktadır) birlikte yenilebilecek küçük balıklar, kemik sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemlidir. Çeşitli nedenlerle kemik erimesi (kadınların menopoz döneminde ve yaşlılıkta) sorunu yaşayan bireylerin balık etini daha fazla tüketmesinde yarar vardır. Bu, daha fazla kalsiyum almanın en iyi yoludur.

İyot bakımından da zengin bir besin olan balık, ülkemizin bazı bölgelerinde iyot eksikliğinin neden olduğu guatr ve zeka geriliği gibi ciddi sağlık sorunlarının engellenmesine de yardımcı olur. Ve ayrıca, vücudun kış aylarında daha fazla ihtiyaç duyduğu A, B1, B2 ve D gibi vitaminlere olan ihtiyaç da balık tüketimi ile karşılanabilmektedir. İşte tüm bu nedenlerle diyoruz ki: ?Haftada en az iki gün balık, yaşam boyu sağlık.?

Türkiye Su Ürünleri ve Su Ürünleri Tanıtım Grubu Bilgi Notu



sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın