Ernst & Young?ın, tüm dünyayı etkileyen global krizin ardından oluşan yeni koşullar ve iş modellerinin getirdiği zorluklar dolayısıyla şirketlerin gündeminde üst sıralarda yer alan riskleri etraflıca ele aldığı ?Global Risk Raporu?nda, en önemli 10 riskin haritası çıkarıldı. Sektörler bazında değerlendirmeye de yer veren rapora göre telekomünikasyon, emlak, petrol ve gaz, enerji ve altyapı, kamu sektörü, sigorta, bankacılık ve varlık yönetimi sektörlerinde ?yasal düzenlemeler ve uyum riskleri?, bu sektörlere etki açısından ilk sırayı alıyor.
14 farklı sektörün risklerinin incelendiği raporda, bu yıl ilk defa risk radarına alınan ?toplumsal kabul ve kurumsal sosyal sorumluluk riski?nin özellikle bankacılık ve varlık yönetimi sektörlerinde kritik bir etkiye sahip olduğu ortaya çıkıyor. Bu da toplumun desteğini korumak veya yeniden kazanmak için çok titizlikle hareket edilmesi gereğini bir kez daha kanıtlıyor.
Denetim ve danışmanlık alanının önde gelen firmalarından Ernst & Young tarafından bu yıl 3?üncüsü hazırlanan ?Global Risk Raporu? yayınlandı. Dünya çapında, iş dünyasının 2010 yılı boyunca içinde bulunduğu ortamın her açıdan karşılaşacağı riskleri belirleyen rapor için hem farklı sektör yöneticilerinin hem de akademisyenlerin görüşleri alındı.
2010 yılı en önemli 10 risk sıralamasında ilk sırada yasal zorunluluklar ve uyum var
Ernst & Young?ın her yıl, değişen koşullara göre hazırladığı risk radarına göre, bu yıl gözden kaçırılmaması ve takip edilmesi gereken başlıca risk konuları şöyle sıralanıyor (parantez içerisinde 2009 sıralamalarıyla beraber:
1. Yasal düzenlemeler ve uyum riskleri (2)
2. Kredi temini (1)
3. Ekonomideki yavaş toparlanma / çift dipli resesyon (aynı)
4. Yetenek yönetimi (7)
5. Gelişmekte olan piyasalar (12)
6. Maliyet tasarrufu (aynı)
7. Yeni ve farklı rakipler (5)
8. Radikal çevreci hareket (4)
9. Toplumsal kabul riski ve kurumsal sosyal sorumluluk (yeni)
10. Stratejik işlem ve işbirliklerinin yönetimi (8)
Araştırma sonuçlarına göre, 2009 yılında ikinci sırada görülen yasal düzenlemeler ve uyum riskleri, 2008 yılında olduğu gibi bu yıl da yine ilk sıraya oturuyor. En önemli güncel kaygılardan biri, regülasyonlarla ilgili belirsizlikler nedeniyle şirketlerin karar almalarının ve plan yapmalarının engellenmesine yönelik. Radikal çevreci hareketlerin önemini kaybettiği görülen yeni listede, yetenek yönetimi ve gelişmekte olan piyasalar konularının sıralamada oldukça önemli sıralara geldiği dikkati çekiyor. Dünya genelinde yetenek bulma yarışı bazı sektörlerde sorun teşkil eder hale geliyor. Doğum oranının yüksek olduğu dönemde doğanların (baby boomers) yaklaşan emeklilikleriyle emekli sayısının artmasının risk olarak değerlendirilmesi gerektiği ortaya koyuluyor. Rapor sonuçlarına göre, geleceğin lokomotif pazarları halini alacak gelişmekte olan piyasalarda başarılı olmak ise zorunlu hale gelecek. Bu nedenle, sıralamada bir önceki yıl 12inci sıradayken bu yıl söz konusu risk 5?inci sıraya oturmuş.
Ernst & Young Türkiye Risk Danışmanlık Hizmetleri Bölümü ortaklarından Arzu Pişkinoğlu, raporla ilgili dikkat çeken hususları aşağıdaki gibi özetliyor: ?Şu an tüm dünyada ekonomik krizin etkileri hafiflerken hala belirsiz bir ortam olması nedeniyle, çoğu sektörde yasal düzenlemelerin iyice sıkılaştığı ve bu durumun da iş dünyasında karar alma ve harekete geçme hızını yavaşlattığı düşünülüyor. Global Risk Raporu?nda dikkat çeken konulardan biri de Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarla ilgili riskin ön plana çıkması. Günümüzde ve ileriki yıllarda gelişmekte olan ekonomilerin global büyümenin öncüsü olması beklendiğinden bu piyasalarda doğru şekilde yatırım yapmak ve uygun iş modelleri kurarak başarılı olmak ön plana çıkıyor .?
Söz konusu tehditlerin birçoğu, global finansal krizin sonuçlarıyla bağlantılı olarak ortaya çıkıyor. Varlık yönetimi, bankacılık ve daha az kapsamda da olsa sigorta sektörünün, finansal krizin ardından politik tepkiye ve daha sıkı regülasyonlara maruz kaldığı gözlenen raporda, petrol/gaz, emlak ve madencilik/metal sektörleri gelir kazanmak için kaynak sıkıntısı yaşayan hükümetlerle anlaşmaya çalışıyorlar. Kamu sektörü kuruluşları ise baskı altında kalan siyasi liderlerin ani reflekslerle aldıkları kararlarla baş etmek durumunda kalıyor.
Yeni bir risk: Toplumsal kabul görme
Toplumsal kabul görme ve kurumsal sosyal sorumluluk konuları son 10 yıldır büyük bir önem kazandı. İşte bu nedenle, bu yıl söz konusu riskin ilk 10 arasında yer alması bir sürpriz olmadı. Şirket itibarını sarsabilecek tehditlerin varlığını koruduğu ve siyasi tepkilerin yükseldiği günümüz koşullarında toplumun desteğini korumak veya kazanmak için çok titizlikle hareket edilmesi gerektiği ortaya çıkıyor.
Arzu Pişkinoğlu ?Günümüz koşullarını dikkate aldığımızda kurumların mevcut ve ortaya çıkabilecek risklerini devamlı değerlendirmeleri ve buna bağlı olarak faaliyetlerini yönetmeleri gerekiyor? diyerek risk yönetiminin, yöneticilerin günlük işlerinin bir parçası haline gelmesi kaçınılmaz gözüktüğünü de ekliyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.