İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, Avrupa Birliği Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle’nin temaslarını değerlendirdi. İKV Başkanı Kabaalioğlu yazılı olarak yaptığı açıklamada, Hükümet’in de Ortadoğu’da gösterdiği dinamizmi, AB için de sergilemesi gerektiğini söyledi.

İKV Başkanı Kabaalioğlu’nun temaslarla ilgili yaptığı açıklama şöyle:

“AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Catherine Ashton ve Komisyon?un Genişleme ve Komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle?nin bugün ve yarın gerçekleştirecekleri Türkiye temasları ilişkilerin geleceği ve Türkiye?nin üyelik perspektifi açısından değerlendirilmelidir. Bakanlar düzeyindeki siyasi diyalog toplantısı AB?nin yasal temellerini revize eden Lizbon Antlaşması?nın yürürlüğe girmesinden sonra ve İsrail?in Mavi Marmara operasyonu gibi önemli bölgesel olaylar sonrasında yapılan ilk siyasi diyalog toplantısı olması sebebiyle önem taşımaktadır. Bu toplantıda taraflar arasında katılım müzakerelerinde son durum, Batı Balkanlar, İran, Ortadoğu, İsrail konularında dış politika ve güvenlik alanında işbirliği ile terörle mücadele gibi ortak konular ele alınacaktır.

Bu toplantı ile AB Türkiye?nin katlım sürecine olan bağlılığını vurgulamaktadır. Son olarak Almanya?da koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti lideri ve Dış işleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Guido Westerwelle?nin imtiyazlı ortaklık önerilerinin demode olduğu yönünde yaptığı açıklama ile birlikte ele alındığında AB?de Türkiye?nin üyeliği yönündeki olumsuz yaklaşımın değişmekte olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan Türkiye?de özellikle bazı AB ülkelerinin geçirdiği ekonomik krizi de ileri süren birtakım çevreler bu koşullarda AB?ye üye olmamanın daha iyi olduğunu savunmaktadır. Böyle düşünenlere, AB üyeliğinin Türkiye için bir devlet politikası olduğunu ve 1959?dan bu yana devam ettiğini, konjonktürel gelişmelerin Türkiye?nin yönü ile ilgili bir tercihi de ifade eden böylesine köklü bir politikayı değiştiremeyeceğini hatırlatmak isterim.

Gıda güvenliğinden, hayvan refahına, tüketici güvenliğinden, ileri çalışma koşullarına kadar birçok alanda çağdaş ve müreffeh bir yaşam için rehber ilkeler ve uygulamalar ihtiva eden AB dünyada önemli bir aktör olmaya devam etmektedir. Şekillenmekte olan yeni dünya düzeninde yükselen yeni güçler karşısında AB değerleri, deneyimi ile emsalsiz bir model olarak ağırlığını sürdürmektedir. Geleceğin AB?sinde Türkiye?ye çok önemli bir rol düştüğü bugün aralarında Almanya parlamentosu dış ilişkiler komitesi başkanı Polenz, Fransa eski başbakanı Michel Rocard ve Belçika eski başbakanı Jean-Luc Dehaene gibi birçok devlet adamı ve kanaat önderi tarafından kabul edilmektedir. AB?nin hızla Türkiye?nin öneminin ayırdına varmakta olduğu görülmektedir. Bunda hükümetimizin uluslar arası düzeyde küresel bir aktör olarak Türkiye?nin sesini duyurması ve ağırlığını hissettirmesinin ve Türk iş dünyasının sınır aşan faaliyetlerinin de rolü büyüktür.

Öte yandan Türkiye için de gerek ülke içinde hedeflenen refah, demokrasi ve çağdaşlık düzeyine ulaşılması, gerekse bölgede ve dünyada etkinliğin artırılması açısından AB?nin önemi büyüktür. AB üyesi bir Türkiye her türlü bölgesel ve uluslar arası platformda itibarını artıracak ve Batı?nın kabul gören değerlerini diğer bölgelere taşıyan bir model olarak etkinlik alanını genişletecektir. Bunu değerlendiren hükümetimizin, AB refomlarını sürdürerek ve hukukun üstünlüğü ve kaliteli bir demokrasi yolundan sapmayarak, dış politikada başta Ortadoğu olmak üzere gösterdiği aktivizmi AB için de sergilemesini ümit ediyoruz.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın