Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından en fazla ihracat yapan ilk 1000 firma ve ihracatçı birliklerinin yönetimlerinde bulunan firmalar arasından 313 firmaya yaptırılan 3?er aylık beklenti ve gerçekleşme anketi sonuçları ilk kez medya ile paylaşıldı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ankete katılan firmaların en büyük sorun olarak döviz kurlarını gördüğünü belirterek, ?Biz yıllardır her ortamda bu problemi tabanımızdan gelen bir talep olarak dile getiriyorduk, anket sonuçları haklılığımızı ortaya koydu? dedi.

Ankete katılan firmaların yüzde 25?i, 2010?un ikinci çeyreğinde yeni eleman alacağını söyledi. Anket sonuçlarına göre iş dünyası yılsonu enflasyonu 9,02, gecelik faiz oranını ise yüzde 8,55 olarak tahmin ediyor. Bu bağlamda, iş dünyası 2009?daki TÜFE 6,53, ÜFE 5,93?e göre, 2010 enflasyonunda büyük bir yükselme olacağına inanıyor.

Estima araştırma şirketi ile TİM’in ortaklaşa düzenledikleri 3’er aylık dönemleri kapsayan anketin amacı, ihracatçıların, ihracat ve ekonomik verilere yönelik beklentilerini ortaya koymak ve dönem sonundaki gerçekleşme oranını tespit etmek. İhracatçı birlikleri yönetiminde olan firmalar ve en fazla ihracat gerçekleştiren ilk 1000 firma arasından ankete katılmayı kabul eden 313 firmanın internet üzerinden değerlendirme yaptığı çalışmada, iyimser bir tablo ortaya çıktı. Araştırmadan dikkat çeken bazı sonuçlar ise şöyle özetlendi:

Krizin yaraları sarılıyor

2010 yılının ilk çeyreğindeki gelişmeler 2009?un aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, yılın firmalar açısından olumlu başlamadığına işaret etmektedir. Firmaların yüzde 75,4?ü girdi maliyetlerinin, yüzde 50,8?i ise hammadde birim ithalat fiyatlarının arttığına, yüzde 50,2?si ise genel karlılık ve ihracatta karlılık düzeylerinin düştüğünü dile getirmektedir. Bununla birlikte araştırmaya katılan firmaların yaklaşık yüzde 56?sı 2010?un ilk çeyreğinde üretimlerinin, yüzde 55?i ihracatlarının, yüzde 52?si ise kapasite kullanım oranlarının arttığını belirtmektedir. Bu veriler, küresel ekonomik krizin etkilerinin yavaş yavaş sarılmaya başladığı ancak beklentilerin gerçekleşmesinin uzun yıllar sürebileceği genel algısının yerleşik olduğunu göstermektedir.

Çok büyük değişiklik beklenmiyor

Firmaların 2010?un ikinci çeyreğinden beklentileri ise, ilk çeyrekteki gerçekleşmeler ile benzerlikler göstermektedir. Firmaların yarısı üretim ve ihracatlarının artmaya devam edeceği beklentisi içerisinde olduklarını dile getirmektedir. Girdi maliyetlerinin yükseleceği (yüzde 59,4), genel karlılık ve ihracatta karlılık düzeylerinin ise ilk çeyrekle aynı seviyede kalacağı eğilimlerinin hakimiyeti gözlemlenmektedir. Dolayısı ile 2. çeyrek içerisinde genel gidişatın devam etmesi, ekonomi ve bağlı olarak ticarette önemli değişimlerin yaşanmayacağı öngörülmektedir.

Rekabetçi fiyat sunamama sıkıntısı

Söz konusu eğilimleri araştırmanın bir başka bulgusu da doğrulamaktadır. Firmaların yüzde 67?si yılın ilk çeyreğinde hammadde birim ithalat maliyetlerinin artması ile doğru orantılı olarak ihracat pazarlamasında karşılaştıkları ilk 2 sorun hakkında rekabetçi fiyat sunamama ve hedef ülkelerdeki ekonomik koşulları dile getirmektedir. Öncelikli diğer sorunlar arasında finansman (yüzde 30,4) ve hedef ülkelerdeki bürokratik engeller (yüzde 30) sayılabilir.

Yeni pazarlara girildi, Ortadoğu önem kazandı

İş dünyası ve ekonomistler 2008 yılında baş gösteren küresel finansal krizin Türkiye ekonomisini özellikle ihracat girdileri açısından olumsuz etkileyeceği konusunu ön plana çıkartmaktaydılar. Bu nedenle, ihracatın gerek ürün ve hizmetler gerekse yeni pazarlar açısından çeşitlendirilmesi, özellikle AB?ye bağımlılığın azaltılması ve ülkenin olası krizlere direncinin artması açısından önemi halen vurgulanmaktadır.

İlk çeyrek sonuçları firmaların yüzde 42?sinin yeni pazarlara girebildiklerini ortaya koymaktadır. Öte yandan ikinci çeyrekte girilmesi planlanan yeni pazarlar nezdinde, Orta Doğu ülkelerinin giderek önem kazandıkları dikkat çekmektedir. Bu ülkeler arasında komşu ülkeler ?özellikle- İran, Suriye ve Irak?ın hedeflendiği tespit edilmektedir.

Hükümetinin komşu ülkelerle ?sıfır sorun? politikası, ticaretin arttırılması, karşılıklı vize muafiyeti uygulamaları ve benzeri politikaların iş dünyasının ilgisini öncelikle bu pazarlara yönlendirmede etkin rol oynadığı da düşünülebilir. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olmaya hazırlanan Çin, sıralamada ortalarda yer almaktadır. Rusya ile bir süredir yürütülen sıcak ikili ilişkilerin kuzey komşumuzu ilk kez girilmesi hedeflenen ülkeler sıralamasında 4.?lüğe taşıdığı görülmektedir.

Listede çok kutuplu yenidünya düzeni görüşünü savunan BRIC ülkeleri, hedeflenen yeni pazarlar açısından Rusya, Brezilya, Çin ve Hindistan önceliği ile sıralanmaktadır.

Mevcut pazarlarda yeni müşteriler bulundu

Yılın ilk çeyreği mevcut pazarlar açısından değerlendirildiğinde, firmaların yüzde 60?ı mevcut pazarlarda yeni müşterilerden sipariş aldıkları, buna mukabil yüzde 47?sininse mevcut pazarlarda müşteri kaybettikleri bilgisine ulaşılmaktadır. Bulgu, firmaların mutlak değer olarak bu çeyrekte daha çok sayıda firma ile çalıştıklarına işaret etmektedir.

Finansman ihtiyacını özel bankalar karşıladı

Yılın ilk çeyreğinde her 3 firmadan yaklaşık 1?inin dış finansman talebi olduğu ve bu ihtiyacın büyük ölçüde (yüzde 85) özel bankalar tarafından karşılandığı tespit edilmektedir. Bankacılık sisteminin bu anlamda iş dünyasının beklentilerini karşıladığı yorumu da yapılabilir. İkinci çeyrekte de yine aynı oranda firmanın dış finansman talebinde olacağı bulgusu ise ancak belirli oranda firmanın kredibilite ya da yeterlik açısından  (kredi tayınlaması) finansman yönetebildiği ya da firmaların borçlanmaya henüz sıcak bakmadıklarını ortaya koymaktadır.

Krediler dövize endeksli

Kullanılan kredilerin yüzde 70?inin döviz ya da dövize endeksli olduğu tespit edilmektedir. Öte yandan, kredi kullanan firmaların yüzde 30?unun kredilerinin tümünün döviz ya da dövize endeksli olduğu belirtilmektedir. Döviz ya da dövize endeksli kredi kulanım ortalaması ise yüzde 44 olarak hesaplanmaktadır. Firmaların büyük çoğunluğunun (yüzde 60) kur risklerinden korunma amacıyla herhangi bir önlem almadıkları görülmektedir. Kur risklerinden korunma amacıyla alınan önlemler arasında ?forwarding? (yüzde 22,4) ve ?vadeli işlemler? (yüzde 18,2) tercih sıralamasında ön plana çıkmaktadır.

Yılın 2. çeyreğinde kapatılması gereken kredilerin tüm krediler içerisindeki ortalaması yüzde 18,5 oranındadır. Bu da firmaların orta vadeli borçlanabilme imkanlarının olduğunu göstermektedir.

TÜİK verileri yılın ilk çeyreğinde ülkenin en büyük sorunu olan işsizliğin artarak devam ettiğini ortaya koymaktaydı. Araştırmanın bu kısmında firmaların istihdamla ilgili konulara yönelik düşünce ve beklentilerine yer verildi.

Yılın ikinci çeyreğinde istihdam artacak

Ocak-Mart 2010?da beyaz yakalı çalışan ortalama sayısı 25, mavi yakalı çalışan ortalama sayısı 130 ve AR-GE personeli ortalama sayısı ise 5 olarak hesaplanmaktadır. Firmaların yarısı bu dönem içerisinde yeni çalışan istihdam ettiklerini beyan etmiştir. İşe yeni alınan çalışan sayısı ise 10 olarak gerçekleşmiştir. Bu eğilim ikinci çeyrekteki ülke geneli işsizlik oranını az da olsa olumlu yönde etkileyeceğini göstermektedir. İstihdama yönelik ön plana çıkan bir diğer konu ise, firmalardaki AR-GE personelinin azlığıdır.

İstihdam bulguları geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, en yüksek artış mavi yakalı çalışan sayısında görülürken (yüzde 35), en yüksek düşüş ise yine mavi yakalılardadır (yüzde 20,4). Bu da mavi yakalıların, işçilerin, sirkülasyonlarının yüksek olduğu ve firmaların yaşanan sıkıntılarda ilk önlem olarak işçileri işten çıkarttıklarının en temel göstergesidir.

Yılın ikinci çeyreğinin genel anlamda ilk çeyrekten daha durağan geçmesinin beklendiği araştırmanın önceki bulguları arasında yorumlanmaktaydı. Bu tespit ikinci çeyrekteki istihdam beklentileri ile de doğrulanmaktadır. Her 4 firmadan ancak 1?i bu çeyrekte yeni çalışan istihdam etmeyi hedeflediğini belirtmektedir. Yıl sonuna kadar yeni çalışan istihdam edeceklerini beyan eden firmalar genelin yüzde 46?sını temsil ederken, ortalama 20 kişinin işe alınacağı hesaplanmaktadır.

Firmalar modernizasyona gitti

Firmaların yaklaşık yarısı yılın ilk çeyreğinde yurt içinde hiç yatırım yapmadıklarını beyan etmektedir. Yurt dışında yatırım yapan firmalar ise genelin yaklaşık yüzde 20?sini temsil etmektedir. Bu zaman zarfında yurt içinde yatırım yaptığını söyleyen firmaların modernizasyon (yüzde 37,6), kapasite arttırımı (yüzde 21,7) ve yeni tesis kurmaya (yüzde 19,2) öncelik verdikleri görülmektedir. 2010?un ikinci çeyreğinde de yurt içi yatırımların süreceği öngörülmektedir. Bu çeyrekte yatırım alanlarında herhangi bir farklılık görülmemektedir.

Satışlarda ihracat ilk sırada

Küresel ekonomik krizin firmaların en yüksek oranda satışlarına etki ettikleri tespit edilmektedir. Satışlarda ilk sırayı ihracat alırken (yüzde 69), ihracatı iç piyasa (yüzde 47,6) takip etmektedir. Kapasite azaltılması (yüzde 44,7) ve yatırımların durdurulması (yüzde 41,9) ise krizin iş dünyasına diğer olumsuz etkileri arasında sayılabilir.

Euro 2.08 olacak beklentisi

İş dünyası yıl sonu enflasyonu 9,02, gecelik faiz oranını ise yüzde 8,55 olarak tahmin etmektedir. Bu bağlamda, iş dünyası 2009?daki TÜFE 6,53, ÜFE 5,93?e göre, 2010 enflasyonunda büyük bir yükselme olacağına inanmaktadır. Nisan-Haziran 2010 döneminde TL?nin Amerikan Doları karşısında değer kazanacağı (1,49), yıl sonunda ise USD / TL kurunun 1,55 seviyesinde olması beklenmektedir. Euro bölgesinin halen içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtulması, Euro?nun TL karşısında yılın kalan kısmında değerlenip, yıl sonunda 2,08?e ulaşması öngörülmektedir.

?Avrupa ekonomisi daha da kötüleşecek? beklentisi

İş dünyası 2010 yılından genel anlamda umutludur. Özellikle mevcut durumun daha da kötüleşmeyeceğine yönelik genel kanı yaygındır. Bu da temkinli bir düzelmenin bir diğer bulgusu olarak yorumlanabilir. Ancak Avrupa ekonomisinin daha da kötüleşebileceği hakkındaki beklentilerin yüksekliği (yüzde 28,1) de dikkati çekmektedir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın