Girişimciyi tanımlamaya kalksak, bir tarife sığmaz. Farklı boyutlarıyla tanımlayarak, kim olduğu ifade edebiliriz. Girişimci kimine göre; düşünen, planlayan, uygulayan, kontrol ederek sonuca yani hedefe varan kişi, kimine göre; kritik alanda risk alabilen, hızlı karar verebilen, danışmaya önem veren ve gerektiğinde yanlıştan dönebilen yapıya sahip biri. Aslında bunların hepsi, girişimciyi tarif  eder. Girişimci özetle; risk alan, fırsatları kollayan, hayata geçiren ve yenilik yapma süreçlerini yöneten kişidir.

Tüm dünya ile birlikte, ülkemizde de etkilerini göstermekte olan küresel ekonomik krizin oluşturduğu kaos ortamında girişimcilik ruhu daha da önem kazanmış; fırsatları gören, piyasanın ve çevrenin farkında olan, risk alabilen ve organizasyon ve analiz yeteneği yüksek kişilere duyulan ihtiyaç kat ve kat artmıştır. Bu noktada, girişimcilerin ticari faaliyette bulunmak üzere oluşturacakları organizasyonlar, işin sürekliliğini sağlayan önemli araçlardır. Bu yüzden girişimcilerin kurabilecekleri şirket tipleriyle ilgili bilgi edinilmesi önem kazanıyor.

Kurulması düşünülen şirketlerin yasal statüsü

Yatırım, üretim ya da hizmet sunmaya hazırlanan girişimcinin topluma karşı sorumlulukları var. İşini sürdürebilmesi için girişimcinin kuracağı organizmanın elbette ki yasal statüsü var. Bu yüzden girişimcilerin, yeni bir iş kurma kararı almalarının ardından kuracakları işin yasal statüsünün ne olacağının tespiti önem arz eder.  Eğer ortada gerçek anlamda bir ortaklık yoksa, rasyonel olan, ilk aşamada şirket kurmak gerekmeyebilir. Kişinin öncelikle kendi işine yoğunlaşması daha önemli. Ama bir ortaklık söz konusu olduğunda, ortaklık ilişkisinin nasıl yürütüleceğine, en az işin kendisi kadar önem taşır. Zira ülkemizde bu konuya maalesef yeteri kadar önem verilmiyor; başarılı olabilecek nitelikte pekçok iş, ortakların kendi aralarındaki çıkar çatışmaları nedeniyle bir süre sonra dağılma noktasına geliyor. Bu çatışmaların altında, ortakların hak ve yükümlülüklerine kuruluş aşamasında yeterince açık bir şekilde tanımlanmaması ve bu durumun hukuki belgelere bağlanmaması yatıyor. Ülkemizde konuya ilişkin mevzuat, herhangi bir vergi yükü doğurmadan şahıs firmalarının sermaye şirketlerine dönüşümüne imkan tanımaktadır. Bu bakımdan, ilk aşamada şirket kurup, prosedür içerisinde kaybolmaktansa, doğrudan şahsi firma olarak faaliyete geçmek daha akıllıca olacaktır. Bu aşamadan sonra, işin gelişimi ve ortaklık kurma yönündeki alternatiflere göre, sermaye şirketlerine dönüşüm düşünülebilir.

Ülkemizde ticari faaliyetleri düzenleyen en temel yasaların başında Türk Ticaret Kanunu geliyor. Yıllardır çıktı çıkacak diye bir bekleyiş olsa da yakın bir zamanda, tasarı halinde olan yeni yasanın çıkması muhtemeldir. Borçlar Kanunu da bu çerçevede, günün şartlarına uygun hale getirilecek yasalardan. Keza, uluslararası muhasebe stantartlarına uyumu düzenleyen hazırlıklar da yasa koyucunun, ilgisine muhtaç bekliyor.

Bütün bu açıklamalardan sonra, ticari hayatı kolaylaştıran yapılar hakkında şu bilgileri verebiliriz:

Adi Ortaklık

Borçlar Kanunu?nun 520 ila 541?inci madelerinde düzenlenen adi şirket, iki veya daha fazla kişinin emek ve sermayelerini ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeleri ile birlikte ortaya çıkan ortaklık türüdür. Adi ortaklık kuruluşunda yazılı şekil bir zorunluluk olmamakla birlikte, uyuşmazlık çıkması durumunda ispat kolaylıkları sağlaması açısından tercih edilmesinde fayda bulunmalıdır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, ortaklar, üçüncü kişilere karşı giriştikleri taahhüt ve üstlendikleri borçlar nedeniyle birinci derecede müteselsilen yani zincirleme sorumludurlar. Tüzel kişiliğin olmasının anlamı, şirketin ortaklarından ayrı bir varlığın olduğu ve kendi başına işlem yapabilmesidir.

Şahsi Firma

Şahsi firma denildiğinde, kişinin her hangi bir ortaklık kurmadan doğrudan kendi adına ticari faaliyet yürüttüğü durum kastedilmektedir. Faaliyetin şahsi firma olarak yürütülmesine karar verildiği durumda kişi, vergi dairesi ve ticaret siciline kendi adına kayıt yaptırmalı ve yine bütün işlemleri kendi adına yürütmelidir. Bu aşamada, şahsi firma olmakla beraber şahsın kendisinden ayrı bir ticaret unvanı veya marka geliştirmesi ve bunları işlemlerinde kullanması mümkündür. Ancak, unvanda ortaklık bulunduğu izlenimini yaratacak çoğul ekler, başka kişilerin adları ve yabancı kelimeler kullanılmamalıdır. Öte yandan, şahsi firmaların kuruluşlarında, kuruluş sermayesi 100,00 TL olarak gösterilmeli, daha fazla sermaye beyan edilmesi durumunda belirtilen rakamı karşılayacak malvarlığına sahip olunduğunun belgelendirilmesi gereklidir. Şahsi firmalar, daha çok sahibinin mesaisine dayanan işler için tercih edilmektedir.

Kollektif ve Komandit Şirketler

Şahıs şirketleri denildiğinde, kolektif ve komandit şirketler kastedilmektedir. Kollektif şirket, ticari işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirisinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlandırılmamış şirket olarak tanımlanmaktadır. Türk Ticaret Kanunu?na göre kurulan bu şirketlerin bir tüzel kişiliği olmasına rağmen, ortaklar bütün malvarlıklarıyla şirket borçlarından sorumludurlar. Diğer bir ifadeyle, ortakların sorumluğu sınırsızdır ve şirket malvarlığı şirketin borçlarını karşılamaya yetmediği takdirde, ortakların malvarlığına müracaat edebilmektedir. Artık uygulamasına pek rastlanmayan komandit şirket, hem şahıs hem de sermaye şirketlerinin özelliklerini taşıyan karma bir şirket türüdür. Bu yapıda, bazı ortaklarının alacaklılara ve üçüncü kişilere karşı sınırsız sorumlu (komandite) bazılarının ise, koyduğu sermaye ile yani sınırlı sorumlu (komanditer) olduğu görülmektedir. Komanditer ortaklar sadece sermaye koymakta ve kardan pay almaktadır. bu ortakların şirket borçlarından sorumluluğu koydukları sermaye ile sınırlıdır. Diğerleri ise, sermaye koymanın dışında, işlerini yürütmekten ve borçlardan sorumludur.

Anonim ve Limidet Şirketler

Şahıs şirketlerinin dışında bir de sermaye şirketleri dediğimiz ve uygulamada daha çok anonim ve limited şirket olarak karşılaştığımız şirket tipleri var. Anonim şirket, bir unvana sahip, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mameleki ile sorumlu olan şirkettir. Ortaklarının sorumluğu taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Özel kanunlarında aksine hüküm bulunmadıkça anonim şirket en az 50.000,00 TL sermaye ve asgari beş ortak ile kurulmalıdır. Sermaye yoğun işler için tercih edilmelidir.

Limited şirket, iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, ortakların sorumluluğu koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi belirli şirkettir. Ortaklarının sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Limited şirketler asgari 5.000,00 TL sermaye ve asgari iki ortak ile kurulmalıdır. Türkçe olarak tespit edilmesi gereken unvanlarında limited şirket ibaresinin bulunması ve faaliyet konusunun gösterilmesi zorunludur. Nispeten küçük ölçekte sermaye yoğun faaliyetler için tercih edilmelidir.

Anonim ve limited şirketlerin kuruluş ve ana sözleşme değişikliği işlemlerine ilişkin esaslar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı?nın 2003/3 sayılı İç Ticaret Tebliği ile düzenlenmektedir. Buna göre, ortaklar tarafından hazırlanacak şirket ana sözleşmesinin noterde onaylatılmasını müteakep 15 gün içerisinde, sözleşme, istenilen diğer evrakla birlikte şirket merkezinin bulunduğu veya bağlı olduğu yerin Ticaret Sicili Memurluğu?na tescil ettirilir. Tescil ile birlikte şirket tüzel kişilik kazanmış olur.

Son yıllarda yapılan değişikliklerle, şirket kurmak nispeten kolaylaştırılmış durumdadır. Bu süreç 1-2 haftalık bir periyotta ve düşük maliyetlerle tamamlanabilmektedir. Hatta şirketin kurulması sürecinde yapılan harcamaların, ilk tesis ve taazzuv gideri kapsamında, yapıldığı yıl doğrudan gider yazılması veya amortismana tabi tutulması da mümkün bulunmaktadır.

Konuya ilişkin mevzuatta, şirket kuruluşlarında bir hukuk bürosu veya mali müşavirlik firmasından hizmet alınması gerektiği yönünde herhangi bir düzenleme bulunmamakla birlikte, işlemlerin daha kolay ve süratli tamamlanabilmesi açısından, bu tür bir kurumdan yardım alınması da düşünülebilir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın