Başbakan Recep Tayip Erdoğan, ”Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm ve Destek (3D) Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nı (ESDEP) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Yaklaşık 1 milyon 900 bin esnaf ve sanatkarımızı yakından ilgilendiren eylem planının 7 ana başlıktan ve 30 alt başlıktan oluştuğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Halen esnaf muaflığı kapsamındaki meslek kolları için, ‘vergiden muaf esnaf belgesi’ uygulaması getiriyoruz. Gelir vergisi kanunu tasarısında, basit usulden gerçek usule geçen esnaf ve sanatkarların şartlar oluştuğunda basit usulde vergilendirilmelerini sağlayacak düzenlemelere yer vermeyi planlıyoruz. Eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi başlığı altında; esnaf ve sanatkarlara yönelik mesleki eğitimi geliştireceğiz, ihtiyaç olan alanları tespit ederek, bu alanlarda geliştirme ve uyum kursları düzenleyeceğiz. Çıraklık eğitimi kapsamındaki sorunların giderilmesine yönelik mevzuat düzenlenmesi yaparak, eğitim süresi ve içeriğindeki sorunları çözeceğiz” dedi.

Başbakan Erdoğan, ESDEP projesi hakkında düzenlenen toplantıda şunları söyledi:

“2008 yılının sonlarından itibaren gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan finans krizi zamanla tüm dünyayı etkileyerek küresel bir krize dönüştü. 2009 yılında dünya ekonomisi ikinci dünya savaşından sonra ilk defa reel olarak küçüldü.

Küresel ekonomiye entegre olmuş hemen her ülkenin bu krizden az yada çok etkilendiğini görüyoruz. Birçok ülkede daralma ve işsizlik olarak finans krizi tezahür etmiştir. Türkiye bu krizi son derece hazırlıklı şekilde karşılamıştır. 2002’den itibaren yapısal reformlar krizin ülkemiz üzerindeki etkilerini diğer ülkelere nazaran kısıtlı kalmasını sağlamıştır.

Krizin ilk sinyallerini almaya başladığımız ilk andan itibaren daralan piyasaları genişletecek, iç talebi canlandıracak ve reel sektöre ilişkin adımlar attık ve bu konuda kararlılığımızı sürdürdük. 2008 sonundan itibaren geçici bir daralma sürecine giren Türkiye ekonomisi 2009 son çeyreğinde yüzde 6 gibi büyüme kaydetti. 2009 yılındaki daralma yüzde 4,7 ile sınırlı kaldı. Bu yılın ilk çeyreğinde bütçe performansı, sanayi üretimi, iç talep ve ihracatta yaşanan olumlu gelişmeler gelecek adına umutlarımızın artmasına vesile olmuştur.

Dün İMKB’nin ulaştığı tarihi seviye Türkiye ekonomisindeki hızlı ilerlemenin somut göstergelerinden biri olmuştur. Borsamız tarihinde ilk kez 59 bin seviyesinin üzerine çıkmıştır.”

Türkiye, 2050’nin en büyük ekonomileri arasında

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, güvenilir kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlarda Türkiye’nin krizi en az zararla atlattığı, hızlı bir büyüme sürecine girdiği, 2010 ve 2011’de dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer alacağının teyit edildiğini anlattı.

Orta Vadeli Planda yüzde 3,5 olarak belirlenen 2010 yılı büyüme tahmininin, artık son derece mütevazi bir seviye olarak görüldüğünü kaydeden Erdoğan, bunun da ötesinde Türkiye’nin 2050 yılına kadar dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alabileceğinin öngörüldüğünü dile getirdi.

Erdoğan, ”Bizim Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alma hedefimiz, uluslararası kuruluşların yaptıkları bu projeksiyonlarla teyit edilmiş oldu” dedi.

Türkiye’nin aktif dış politikasının ve ülke içindeki istikrarın ekonomiyi doğrudan etkilediğinin de yine bu raporlarda ısrarla vurgulandığının altını çizen Erdoğan, 2009 yılında dünya ticaret hacmi daralırken, ihracat gerilerken, Türkiye’nin doğu ve güneyindeki 22 ülkeyle ticaretini ortalama yüzde 100 oranında artırma başarısını gösterdiğini anlattı.

Erdoğan, ekonomiye ilişkin olarak vurguladığı husus konusunda, ”Biz, ekonomiyi göstergelerden, grafiklerden, dijital ekranlardan değil, sokaktan, çarşıdan, pazardan, ekonomik gelişmelerin sokağa, insanımıza yansımasından takip ediyoruz” dedi.

Ekonominin temel ilkelerinden birinin, ihtiyaçlar sınırsız, kaynakların sınırlı olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

”İktisat sınırlı kaynaklarla, ihtiyaçları karşılama yöntemidir de. On yıllar boyunca kötü yönetilmiş bir ekonominin mağduru olarak vatandaşlarımızın hak ettikleri seviyelere ulaşma talebini gayet iyi anlıyoruz. Türkiye’nin son 7,5 yıllık gelişimine bakıldığında, ihtiyaçlar noktasında tüketim alışkanlıkları, harcama kalemleri özellikle de alım gücü noktasında ciddi bir değişim yaşadıklarını görüyoruz. Otomobil satışlarına, cep telefonu, internet ve teknoloji kullanımına, tüketim harcama miktarlarına bakıldığında bu söylediklerim çok daha iyi anlaşılacaktır.

Elbette ideal noktada değiliz. Elbette, yoksulluk, işsizlik problemini çözdüğümüz iddiasında değiliz. Ancak gerek makro ekonomik politikalarımız, gerek sosyal politikalarımız sayesinde Türkiye’nin bu kronik problemleri de değişim sürecine girmiş, çözüm umutları daha da güçlenmiştir. Enflasyon gibi toplumun artık çözüme ilişkin umutlarını kaybettiği bir sorun, iktidarımız döneminde Türkiye’nin öncelikli sorunu olmaktan çıkmış, tek haneli oranlara çekilerek çözüm yoluna girmiştir. Bütün bunlara ek olarak köylerimize kadar götürdüğümüz altyapı hizmetleri, eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, tarım, konut, enerji gibi alanlarda yaptığımız yatırımlar yaşadığımız değişimin bariz yansımaları olmuştur.”

Başbakan Erdoğan, süreç içerisinde, imkanlar el verdikçe toplumun değişik kesimlerine yönelik iyileştirmeler yapıldığına değinerek, tek başına zorunlu tasarruf ödemeleri, tek başına faizlerin düşmesi, çiftçi kredilerindeki, esnaf kredilerindeki artışlar bile bu çabaları anlatmaya yettiğini söyledi.

TESK’e ziyaret

Esnaf ve sanatkarların, toplumun tüm kesimlerine yönelik üretimleriyle, ekonomik büyümeye katkı sağladıklarını, sosyal istikrarı ayakta tutuklarını, refahın tabana yayılmasında önemli rol oynadıklarını ve istihdam oluşturduklarını kaydeden Erdoğan, 491 meslek kolunda faaliyet gösteren 1 milyon 900 binin üzerinde esnaf ve sanatkarımız bulunduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

”Her ailede ortalama, tabii ben bunu bu şekilde düşünmüyorum ama arkadaşlarım 4 üzerinde nedense ısrar ediyorlar, halbuki ben 5 olarak planlıyorum. Yani 5 kişi bulunduğu varsayılırsa, bu konu 8 milyon vatandaşımı yakından ilgilendiriyor demektir. Her esnafın, kendisi dahil en az iki kişiyi istihdam ettiğini kabul edersek, her beş çalışanımızdan birinin, bu işyerlerinde istihdam edildiğini düşünebiliriz. Bunların da ötesinde biz, esnafımızı ahilik geleneğinin bize bir emaneti olarak değerlendiriyor, sosyal dokumuzun temel taşı olarak görüyor, bu emanete sahip çıkmak için var gücümüzle çalışıyoruz. 7,5 yıllık sürede, esnafımız için, esnafımızı rahatlatmak, sorunlarını çözmek, imkanlarını artırmak için, çok önemli adımlarımız oldu.

2008 yılının başında Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonuna bir ziyaret gerçekleştirdiğini, bu ziyaretin Türkiye’de bir başbakanın TESK’e yaptığı ilk resmi ziyaret olması bakımından da son derece anlamlı ve önemli olduğuna işaret etti.

Finansman ihtiyacının karşılanması

Erdoğan, özellikle finansman ihtiyacının karşılanması, Halk Bankası tarafından sağlanan kredinin şartlarının iyileştirilmesi açısından önemli gelişmelere imza attıklarını bildirerek, şu bilgileri verdi:

”2002 yılında Halk Bankası aracılığıyla sadece 154 milyon TL kredi kullanan esnafımızın 2009 yılı itibariyle kullandığı kredi miktarı, 21 kat artışla 3,3 milyar TL’ye ulaştı. Bu dönemde, Türkiye’de oluşan güven ve istikrar ortamının bir sonucu olarak, esnafın fiili olarak ödediği kredi faiz oranları yüzde 47 seviyesinden yüzde 6,5’a kadar indi. Esnafımızın kullanabileceği kredinin üst sınırını da 5 bin TL’den kooperatifin mali yapısına göre 35 bin ya da 50 bin TL’ye kadar çıkardık.

2009 yılının Ocak ayında çıkardığımız sicil affıyla, Merkez Bankası nezdindeki negatif kayıtları sildik, böylece esnaf ve sanatkarlarımıza yeniden kredi kullanabilme imkanı oluşturduk. KOSGEB aracılığıyla esnaf ve sanatkarlarımıza da kredi kanalları açtık. 2003 yılından bu yana KOSGEB’in oluşturduğu kredi hacmi 7 milyar TL’yi aşmış durumdadır. 2008 yılında ortaya çıkan küresel kriz şartları ile birlikte esnafımızın finansmana erişimini temin etmek üzere ‘İmalatçı Esnaf Sanatkar Destek Kredisi’ programını uygulamaya koyduk, 5 bin 108 işletmemize 129 milyon lira kredi kullandırdık. 2009 yılında uyguladığımız ‘100 bin KOBİ Destek Kredisi’ programından esnafımızın da yararlanmasını sağladık ve toplam 2,5 milyar liralık kredi hacmi oluşturduk. KOSGEB Kanunu;nda yaptığımız değişiklikle imalatçıların yanı sıra hizmet sektörlerinin de KOSGEB desteklerinden faydalanmalarını sağladık.

”Hızlı değişim esnaf ve sanatkarı da değişime zorladı”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyadaki hızlı değişim ve özellikle de AB Katılım sürecinin esnaf ve sanatkarı da değişime zorladığını belirterek, 60. Hükümet Programının Eylem Planında, ”esnaf ve sanatkarların sorunlarının tespit edilmesi ve bundan sonra izlenecek politikaların belirlenmesi amacıyla esnaf ve sanatkara yönelik strateji ve eylem planı geliştirilmesi” görevini Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verdiklerini hatırlattı.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ilgili kamu kurumları, meslek kuruluşları,  akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla, Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm, Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı hazırladığını kaydeden Erdoğan, ”Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bugüne kadar esnafla ilgili yapılan ilk ve en kapsamlı çalışmaya imza attık” dedi.

Başbakan Erdoğan, ESDEP belgesi ile esnaf ve sanatkarların gelecek perspektifini oluşturmak için temel hedef, öncelik ve tedbirleri belirlediklerini belirterek, bu konuda vizyonlarının büyümeyi, sürekli gelişmeyi ve kalıcı olmayı hedefleyen, ahlaki değerlerden taviz vermeyen, ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip eden, teknolojiyi kullanan, müşteriyle birebir ilişki kurarak müşteriye özel mal ve hizmet üretebilen, işbirliği ve ortak çalışmaya açık bir esnaf ve sanatkar kesimi oluşturmak olduğunu söyledi.

Bu strateji belgesinin temel hedefinin esnaf ve sanatkarların rekabet gücünün artırılmasıyla değişim ve dönüşümün desteklenmesi olduğuna işaret eden Erdoğan, bu temel hedefe ulaşabilmek için belirledikleri 7 ana başlığı, kredi ve finansman şartlarının iyileştirilmesi, vergi, istihdam ve diğer yükümlülüklerin azaltılması, eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi, yenilikçilik ve girişimciliğin geliştirilmesi, altyapı, kümelenme ve ortaklık faaliyetlerinin desteklenmesi, hukuki düzenlemelerin yapılması ve esnaf ve sanatkarların AB programlarından faydalanmasının sağlanması olarak sıraladı.

Bu 7 ana başlık altında 30 tedbir belirlediklerini ve bu tedbirlerin hangi kurumlar tarafından ve hangi takvimde hayata geçirileceğini bir programa bağladıklarını, programa uygunluğu kontrol edecek yönlendirme komitesini oluşturduklarını anlatan Erdoğan, bu stratejik eylem planının Türkiye’de esnaf ve sanatkarlara sadece yurt içinde değil, küresel pazarlarda da rekabet gücü kazandırmayı amaçladığını vurguladı.

Başbakan Erdoğan, belirledikleri sorunlara ve bunlara ilişkin çözüm yolları getiren tedbirlere değindiği konuşmasında, ”Esnafın kredi ve finansman şartlarının iyileştirilmesi başlığı altında; Halk Bankası tarafından esnaf ve sanatkarlara kullandırılan krediye erişimi artırmak ve kolaylaştırmak için, esnaf ve sanatkarlara yüzde 50 faiz desteğine devam edeceğiz ve uygun şartların devamını sağlayacağız” diyerek, Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın’a hitaben burada en ufak bir sapma istemediklerini vurguladı.

Esnaf ve sanatkarları, KOSGEB destek programlarında öncelikli hale getireceklerini, önümüzdeki dönemde, KOSGEB aracılığıyla Ar-Ge, inovasyon, işbirliği-güçbirliği ve girişimcilik gibi alanları proje tabanlı yöntemlerle destekleyeceklerini ifade eden Erdoğan, ”Yeni destek projelerimiz, deyim yerindeyse nokta atışı olacak, KOBİ’lerin ve esnafın çağa uygun yapısal dönüşümlerini hızlandıracak ve destekleyici olduğu kadar, yönlendirici özellikleriyle de önemli bir rol üstleneceklerdir” şeklinde konuştu.

Vergiden muaf esnaf belgesi

İstihdam ve diğer yükümlülüklerin azaltılması başlığı altında bir taraftan kayıt dışı ile mücadele ederken diğer taraftan bütçe imkanları doğrultusunda esnafın üzerindeki yükleri kaldırmanın gayreti içinde olacaklarını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Halen esnaf muaflığı kapsamındaki meslek kolları için, ‘vergiden muaf esnaf belgesi’ uygulaması getiriyoruz. Gelir vergisi kanunu tasarısında, basit usulden gerçek usule geçen esnaf ve sanatkarların şartlar oluştuğunda basit usulde vergilendirilmelerini sağlayacak düzenlemelere yer vermeyi planlıyoruz. Eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi başlığı altında; esnaf ve sanatkarlara yönelik mesleki eğitimi geliştireceğiz, ihtiyaç olan alanları tespit ederek, bu alanlarda geliştirme ve uyum kursları düzenleyeceğiz. Çıraklık eğitimi kapsamındaki sorunların giderilmesine yönelik mevzuat düzenlenmesi yaparak, eğitim süresi ve içeriğindeki sorunları çözeceğiz.”

Başbakan Erdoğan, yenilikçilik ve girişimciliğin geliştirilmesi başlığı altında özellikle KOSGEB aracılığıyla, esnaf ve sanatkarın değişim ve dönüşümüne katkı sağlayacak yenilikçilik ve girişimcilik projelerini destekleyeceklerini dile getirerek, Ar-Ge desteklerine inovasyon ve ürün geliştirmeye yönelik bir boyut daha ekleyerek esnafın değişim ve gelişimine rehberlik edeceklerini, modern toplu taşımacılık yapılmasına dönük, yerel yönetimler ile ilgili esnaf kuruluşunun birlikte geliştirecekleri projelerin destekleneceğini, işini kaybeden veya bırakan esnaf ve sanatkarlara yönelik dönüşüm projeleri geliştirileceğini anlattı.

Altyapı, kümelenme ve ortaklık faaliyetlerinin desteklenmesi başlığı altında da yeni ürün ve üretim modelleri geliştirmek ve ürünleri ticarileştirmek için, esnaf ve sanatkarlar ile üniversiteler arasındaki işbirliğini geliştireceklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yatırım programında yer alan küçük sanayi sitelerinin altyapı inşaatlarının tamamını, üstyapı inşatlarının ise yüzde 70’ine kadar olan kısmına kredi desteği sağlıyoruz. Projenin yapıldığı bölgeye göre yüzde 1 ile yüzde 6 arasında değişen faiz oranı ve 11 ile 15 yıl arası değişen geri ödeme şartlarıyla küçük sanayi sitelerinin yapımına katkı veriyoruz. Bundan sonra küçük sanayi sitelerinin yapımında TOKİ’nin imkanlarını da kullanacağız. Ortak atölye, test analiz merkezi ve AR-GE merkezi gibi ortak kullanım alanları oluşturarak, düşük maliyetle daha fazla ve kaliteli üretim yapmayı kolaylaştıracağız. Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız, hangi bölgelerde hangi meslek gruplarının kümelenmesi gerektiğini tespit edecek ve bu kümelerin uyumlu bir şekilde oluşması yönünde çalışmalar yapacaktır. KOSGEB, bugüne kadar, Karadeniz Silahçılık Projesi, Bursa’da deri işleme, Yatağan’da bıçakçılık, Nevşehir’de dericilik ve mobilyacılık gibi kümelenme faaliyetlerine önemli destek sağlamıştır. İşletmelerimizi bir çatı altında buluşturacak olan bu gibi projeleri desteklemeye devam edeceğiz.”

Hukuki düzenlemelere ilişkin çalışmalara da değinen Başbakan Erdoğan, esnafı temsil eden 3 bin 125 oda, 82 birlik, 13 federasyon ve 1 konfederasyonun dağınık bir yapı oluşturduğunu ve bu yapının meslek kuruluşlarının maliyetlerini artırarak, gelirlerinin görev giderlerini karşılamasını imkansız hale getirdiğini belirtti.

Erdoğan, ”Sadece bu dağınık yapıyı sürdürmenin yıllık maliyeti 400 milyon lirayı buluyor. Bu sorunu çözmek için 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununda değişiklik yapacak, meslek örgütlerini daha dinamik ve güçlü hale getireceğiz” dedi.

Maliyetleri azaltmaya yönelik adımlar atacaklarını, bu kapsamda TESK’in Milli Prodüktivite Merkezine ödediği aidatı kaldıracaklarını, TESK’in Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsil edilmesini sağlayacaklarını kaydeden Erdoğan, ”Ustalık belgesiyle ilgili yaşanan sıkıntılara son verecek, ustalık gerektiren işlerin, usta olmayan kişilerce yapılmasını engelleyecek, hem ustalık belgesi sahiplerini hem de tüketicileri koruyacağız” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Esnaf ve sanatkarların AB Programlarından Faydalanmaları başlığı altında da, AB Katılım Öncesi Yardım Aracından yararlanmak için, Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programını hazırladıklarını belirterek, ”Bu programa göre, yaklaşık 14 milyon avroluk kaynağı, esnaf ve sanatkarlarımız da dahil olmak üzere programdan yararlanabilecek ilgili tüm tarafların proje hazırlama ve geliştirme kapasitesini artırmak üzere kullanacağız” dedi.

Başbakan Erdoğan, esnaf ve sanatkar kesimine yönelik önlemlerin alınmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizerek, esnaf ve sanatkarların bu değişim ve dönüşümüne ayak uyduramadıkları takdirde sorunlarının azalmayacağını, aksine katlanarak devam edeceğini söyledi.

ESDEP’te yer alan 7 öncelik ve 30 tedbiri belirlerken esnafın güçlü ve zayıf yönleri ile önlerinde bulunan fırsat ve tehditleri birlikte değerlendirdiklerini belirten Erdoğan, eylem planıyla birlikte esnafın zayıf yanlarını güçlendirmek, güçlü yönlerini ise daha da güçlendirmenin mümkün olacağını vurguladı.

Erdoğan, ”Hükümetimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da esnafın yanında olmaya devam edecektir. Stratejik eylem planları bir kereliğine hazırlanan durağan planlar değildir. Bu eylem planının uygulanması ve ilerleyen zamanlarda ihtiyaçlara uygun şekilde revize edilmesinin de takipçisi olacağız. Her tedbirin bir sorumlu kuruluşu, ilgili kuruluşları var. Esnaf ve sanatkarımızın temsilci kuruluşlarının bu eylem planının yakından takipçisi olacaklarını biliyorum. Ancak onlardan daha önce bizler bu planın takipçisi olacağız. Bundan hiç endişe etmeyin” şeklinde konuştu.

”Vatandaşım haftasonu AVM’ye gidiyor”

Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Erdoğan, alışveriş merkezleri ve hipermarketlere ilişkin yasaya dair bir soru üzerine, konunun henüz Meclis’e sevk edildiğini, şu anda Anayasa değişikliği çalışmaları sebebiyle gündemde sarkma olduğunu, ancak en kısa zaman içinde yasanın Meclis’e gönderileceğini ifade etti.

Bakkallara ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

”Artık değişim, dönüşümden bahsediyoruz. Bu değişim dönüşüm içinde sivil toplum kuruluşlarının gerekirse bu bakkallar arasında temin eden, teşvik eden adımları olabilir. Biz de bunlara gerekli destekleri vermek suretiyle bunları sağlayabiliriz. Gerekirse alışveriş merkezi (AVM) veya süpermarketlerin bakkallarla işbirliğine girmek suretiyle, onları oralarda gerekirse kendi bayi gibi çalıştırmalarını sağlayacak, onları sermaye yükünden kurtaracak bazı adımların atılması sağlanabilir. Hem taze ürünü hem daha ucuz ürünü bu şekilde temin ederek satmalarını sağlayabilirler. Gerekirse bu noktada çok daha farklı bir adım, verilen bu kredilerle bu çalışmaları çok daha farklı bir statüde onların sürdürmesi söz konusu olabilir. Ama şunu kabul etmek lazım. ‘Artık AVM’leri bir kenara koyalım, AVM olmasın, AVM’ler pazar günü çalışmasın’, Böyle bir anlayışın olması mümkün değil. Biz burada halkın talebini öncelikli olarak düşünmek durumundayız. Benim vatandaşım hafta sonu çoluğunu çocuğunu yanına alıyor ailesiyle birlikte AVM’ye gidiyor. İşleri o kadar ilerlettiler ki çocukların başına eğitmenini de koyuyorlar. Öbür tarafta hem daha ucuz, hem taze ürününü alıyor. Bu vatandaşın, halkın ciddi önemli talebi…”

Bakkallar için ortak tedarik merkezleri

TESK öncülüğünde bakkalların bu süreç içinde ortak tedarik merkezleri oluşturabileceğini ifade eden Erdoğan, bunun yapılması durumunda bakkalların taze ve ucuz ürünü temin etme imkanı bulabileceklerini söyledi.

Bunun İnegöl’de bir örneği bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, ”Bunun benzeri olduğuna göre, orada başarılı olduğuna göre bunu ülkemizde yaygınlaştırmak suretiyle yapılabilir.  Ben de bu işi yaşayarak gelmiş, bilen birisiyim. Biz hala 30-40 yıl öncesinde kalamayız. TESK, burada önemli bir işlevi üstlenecek, yüklenecek ve bu işin organizasyonunda çok daha önemli bir fonksiyonu üstlenecek. Bu başarıldığı noktada biz hükümet olarak teşviklerle, bu noktadaki desteklerle elimizden geleni nasıl bugüne kadar geciktirmeden yaptıysak, yine aynı şekilde yaparız. Yeter ki bu adımlar atılabilsin” şeklinde konuştu.

Erdoğan, soruları cevaplandırırken, işsizlik sorunu ve istihdama ilişkin bir soru üzerine, Ekonomik Koordinasyon Kurulunun (EKK) yaptığı çalışmalara değinerek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da çalışmalarını ilgili kuruluşlarla devam ettirdiğini hatırlattı.

Bu konuda sadece TESK ile değil TOBB ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile de benzer çalışmalar yaptıklarının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

”Kendilerine ben şunu da söylüyorum; her şey bu malum kaynaklarla yürümemeli. Eğer TOBB ‘benim 1 milyon 300 bin üyem var’ diyorsa, biz diyoruz ki ‘siz birer kişi ilave alsanız, ortalama istihdam etseniz bu üyelerinizi batırır mı? Hayır batırmaz. Batırmayacağına göre birer kişi istihdam edin. Birer kişi istihdam ettiği anda, 1 milyon 300 bin kişinin veya 1,5 milyon kişinin istihdam alanına girdiği anda işsizlik oranını nereye getireceğini tasavvur edin. 3 puana yakın düşüş oluyor. 10 puana otomatikman inmiş oluyorsunuz. Bir de TESK’te yapacağımız yeni düzenlemelerle attığımız adımları düşündüğünüzde zaten onun altına düşeriz.”

Başbakan Erdoğan, istihdamda mevsimselliğin de çok önemli olduğuna dikkati çekerek, ”Çünkü hizmet sektörü ciddi oranda bizde istihdamı etkiliyor. Hizmet sektörünün devreye girdiği o mevsimlerde zaten birkaç puan lehte oynama gösteriyor. Bizim hizmet sektörünün kalıcılığına yönelik de çalışmalarımız var” dedi.

“Emeği sömürerek, ben zengin oldum’ demek olmaz”

Erdoğan, ”İşsizlik, yapısal bir sorun. Hükümetin bu yapısal sorunu daha farklı bir yöntemle çözmesi söz konusu olabilir mi?” şeklindeki bir soru üzerine ise şöyle konuştu:

”(İşsizlik) Bana göre yapısal bir sorun değil, sanal bir sorun, insani bir sorun. Çünkü şu anda Anadolu’nun bir çok yerinde bu işin başında olanlar, insani olarak, iş adamlarımızı söylüyorum, olaya yaklaşımda ne yazık ki parasal çıkar noktasındaki adımlarını birinci derecede ön plana çıkarıyor. ‘Ben nasıl daha fazla kazanırım’ derken, orada insanımızın sömürüsü yapılıyor, emek sömürüsü yapılıyor. Bu kadar açık konuşuyorum. Özellikle bunu tekstil sektöründe çok acımasızca görüyoruz. Özellikle bunu bayanların istihdam edildiği yerlerde çok acımasızca görüyoruz. Ve sosyal güvencesi noktasında bile bu tür acımasız davranışların olduğunu görüyoruz. Şimdi sıkıştırdıkça da bunlar aslında yasal olarak var, sıkıştırdıkça bu defa feryada başlıyorlar. Ama biz artık üzerine üzerine bu işin gidiyoruz, gideceğiz. Hatta ben kendilerine şunu da söyledim; ‘Bunu TOBB olarak siz çözdünüz çözdünüz, çözmediğiniz takdirde bundan böyle dolaştığım illerde, arkadaşlarım olarak bakanlar dolaştığımız illerde, sanayi ve ticaret odalarıyla birebir görüşeceğiz. Biz görüşeceğiz. Onlarla bu işi birebir konuşarak anlaşacağız. Çünkü bu, artık çözülmek durumundadır. Böyle ’emeği sömürerek, ben zengin oldum’ demek olmaz. Çalıştıracaksın, hakkını vereceksin. Kayıtdışının yüzde 50’ye varan oranda olmasının, bu ülke için ne büyük bir darbe olduğu da ortada. Türkiye’nin tek kaynağı vergi. Bu vergi olmadığı takdirde bir yere varmamız da mümkün değil. Petrol kuyularımız yok, her zaman söylüyoruz. Kaynağımız bu. Kaldı ki bunun da zaten yüzde 85’ini bu ödenen verginin, büyük iş adamları grubu veriyor, küçüklerin verdiği yüzde 10-15. Böyle de bir tablo ortada. Onun için burada iş adamlarımız üstünde büyük görev var.”

”Belediyeler (ekmekte) fiyatı balanse ediyor”

Başbakan Erdoğan, pazarcı tezgahlarına ilişkin bir soru üzerine, ”Her bir tezgah bir kişiye ait değil. Maalesef bakıyorsun bir kişi 5 ayrı yerde, 10 ayrı yerde tezgah sahibi. Böyle bir durum da var. 330 bin dediğiniz tezgahın, 330 bin ayrı sahibi yok. Bunlar bizim istihbarat bilgilerimizdir. Bir kişiye ait 10 ayrı yerde tezgah tespitlerimiz var. 5 ayrı yerde tezgah sahibi olanlar var. Bunları da bilmek, görmek durumundayız. Ona göre tabii bunların üzerine çok farklı bir şekilde müştereken gitmek durumundayız” dedi.

Ekmekte fiyat artışı olmayışının sürekli olmasına yönelik değerlendirme üzerine Erdoğan, ”(Zam) olmaması mümkün mü? Siyasetçinin işine gelir. O zaman çiftçiye ne diyeceğiz? Çiftçi, hiç zam almadan duramıyor. Her yıl zam bekliyor. Yıl içinde 3-4 kez zam olacak iş değil tabii” diye konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan, belediyelerin ekmek üretme hizmeti vermesine ilişkin olarak da, belediyelerin bu işten çekildiği anda fiyatlarda ciddi bir ”patlama” olacağını gördüğünü, belediyelerin, fiyatı dengelediğini anlattı.

”Şu anda yoksulluk sınırının nerede olduğunu biliyorsunuz. Ekmeksiz bizde aş yok. Hemen hemen soframızın değişmezi. Ekmekle gününü gün edenler var. Yeri geliyor belediyelerimiz bedava ekmek dağıtıyor. Burada yapacağımız şu; bu bir rekabet alanıdır diyeceğiz. Rekabet alanı içinde fırıncılar da kendini gösterecekler” diyen Erdoğan, belediyelerin zaten ekmek ihtiyacının tamamını karşılayacak durumda olmadıklarını kaydetti.

”Hedefimiz vergi baskısından mümkün olduğunca korunması”

Başbakan Erdoğan, ESDEP’de yer alan vergi ve istihdam yükümlülüğüne ilişkin maddeyle ilgili bir soru üzerine, ”Şu anda bu konuyla ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Mümkün olduğunca esnaf ve sanatkarımızın bu vergi yükünü azaltarak onları daha da rahatlatacak, en azından kendi özgüvenlerini artıracak bir konuma getirmek istiyoruz. Bunlar da kesinleştiği anda çalışmaların neticeleri duyurulacaktır. Hedefimiz, esnafımızın, sanatkarımızın vergi baskısı altından da mümkün olduğunca korunmasıdır” dedi.

KOSGEB’in yapısal değişikliğinin ne zaman tamamlanacağına yönelik soruya da Erdoğan, ”Burada bizim yaptığımız aslında yapısal değişiklik şu; bundan önce sadece KOSGEB bu işleri yürütüyordu, şimdi kalkınma ajansları ve KOSGEB arasında oluşturulan bir protokolle bir birliktelik sağlanmış olacak. Böylece KOSGEB ve kalkınma ajansları birlikte çalışmak suretiyle bu süreci rahatlatmış olacaklar” yanıtını verdi.

ESDEP’de yer alan vergiden muaf esnaf belgesi uygulamasına ilişkin ise Erdoğan, şunları kaydetti:

”Bu bir kısım esnafımızın bütçesiyle alakalı… Yıllık durumu nedir, bilançosu bütçesi nedir? Buna dayalı olarak daha çok, çok çok küçük esnafa bir belge vereceğiz ve bunlar vergiden muaf olacaklar. Nereye kadar? Belli çizgiyi yakaladığı anda vergi dairesi çizgisine girecekler. Oraya kadar bunlar muaf tutulacaklar. Bununla ilgili çalışmaları da arkadaşlarımız tamamlamak üzereler. Bunu da bittiğinde açıklayacağız. Yani kademelendirme gibi bir şey diyebiliriz buna.”

Erdoğan, bakkallarla ilgili bir soru üzerine de bakkalları yalnız bırakmaktan yana olmadıklarını, ancak değişim ve dönüşümün de gerekli olduğunu söyledi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın