SEDA POYRAZ >> Türkiye gibi zengin gündemiyle mozaik oluşturan bir ülkede, Mart ayının gelişmelerini kısaca yorumlarla aktarmaya çalışsak küçük bir almanak elde edebiliriz.

İşsizlikte vehameti artan durum, sözde Ermeni soykırım tasarısı, Siyaset-Ordu ilişkileri, Anayasa, seçim tartışmaları ve diğerleri devam ederken, bu yazımızda Atatürk üzerine yapılan filmler ve kadınların sanat, iş dünyasında gerçekleştirdiği ilklerden bahsedeceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki düşünülmüş ama hiç gündeme gelmemiş bir ilki icra eden gazeteci yazar Can Dündar, Mustafa filmiyle yoğun eleştiriler almıştı. Açıkça ?protesto edildi? de diyebiliriz. Usta işi yazılarında konulara duygusal yaklaşımlarıyla tarzının en iyileri arasında yer alan Can Dündar?a filmi nedeniyle yöneltilen tepkiler, başarılı çizgilerin aynı zamanda sürdürülebilir olmasının önemini ortaya koyuyor. Her yaptığınız iyi olmayabilir!..

2009 yılında ilk kez sinema filmi olarak çekilen Atatürk?ün hayatını anlatma çabasındaki Mustafa filmini görmek için yığınlarsinema salonlarına akmış; çoğunluğunu öğretmenleriyle filme gelen ilkokul öğrencilerinin oluşturduğu kitleler, Mustafa filminde Atatürk?ü ?içkisi!, karanlık korkusu, annesi Zübeyde Hanım?a dargınlığı, yanlış evliliği?? gibi bütünü veremeyen eksik, yanıltıcı bilgilerin içeriğiyle izlemişti.

Atatürk’ü anlatabilmek…

Kurtuluş Savaşı Destanı?nı, ?Şu Çılgın Türkler? de  kitaplaştıran, duayen tarihçi yazar Turgut Özakman için tüm yönleriyle Ata?nın filmini senaryolaştırmak şart olmuştu ve çalışmalara başlandı. Zülfü Livaneli de, Atatürk için Veda filmini yazdı, yönetti. Her iki film de, tam da 18 Mart Çanakkale Savaşı?nın yıldönümünde peşi sıra gösterime girdi.

Mustafa?nın antitezi olarak çekilen Veda ve Dersimiz Atatürk filmlerinin, Ata?nın doğumundan başlayarak yaşamı, zaferleri, felsefesi, liderliği üzerine, akıllarda soru bırakmayacak şekilde derinlikli ve bütünleşik olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ancak, herkese izlemelerini önermekle birlikte, ilk olma avantajıyla Mustafa gibi yoğun kitlesel izleyici çekemeyen son iki film de tüm realitesine karşın büyük önderin beyaz perdeye aktarılmasının, O?nu anlatabilmenin pek de mümkün olamayacağını bize düşündürüyor?

Oscar kadın yönetmeni yarattı…

Uluslararası sinema dünyası açısından bakıldığında Mart ayına damgasını vuran Oscar Ödülleri ve sonuçlarıydı? Bilindiği gibi, bu yıl en iyi film yönetmeni ödülü, Oscar tarihinde ilk kez bir kadın yönetmene, Kathryn Bigelow?a verildi. Bigelow, en iyi film ödülünü alan The Hurt Locker filminin yöneterek aldığı ödülle, bugüne kadar star olarak öne çıkan kadınların yönetmenlikle de zirveye çıkışını simgeledi.

20. Yüzyıldan başlayarak 21 yüzyılda giderek tırmanan kadınların başarısı, bu yüzyılın ortalarında artık sıradanlaşacak gibi görünüyor. Bu sav, her ne kadar gelişmiş Avrupa ülkeleri için geçerli olsa da, Türkiye de kadınların başarıları yolunda geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde hızlı mesafe kat ediyor. Bu gelişmeyi, Tekel işçilerinin grevinde, iş dünyasının tüm noktalarında, sivil toplum örgütlerinin liderliğinde, akademi, politika dünyası, kısacası her yerde yakından gözleyebiliyoruz.

Zengin-züğürt meselesi…

?Zenginin parası züğürdün çenesini yorar..? sözünü oldukça sık kullanırız. Bu dönemin zengin-züğürt yaklaşımına konu olan gelişmesi, Forbes Dergisi?nin ?En Zengin 100 Türk? listesini açıklamasıydı. Türkiye?nin top zenginleri, kriz koşullarında kişisel servetlerini, önceki yıla göre yüzde 55 oranında arttırmışlardı.

Geçtiğimiz yılın listesinde Türk işadamlarının servetlerinin eridiği düşünüldüğünde, bu yıl sözü edildiği gibi oransal olarak çok büyük artışlar olmasa da, sonucun kriz koşullarında gerçekleşmesi ilgiyi artırıyor. Bu arada, listeye dikkatle bakıldığında, servet artışları ekonomideki durumla çok da tezat oluşturmuyor.

En Zengin 100 Türk işadamı arasında üretim yapan, istihdam sağlayan yani ekonominin belkemiği olan sanayicilerin sayısı hayli sınırlı. Listenin başında yer alan Fiba Holding Başkanı Hüsnü Özyeğin?in yüksek servetinde bankacılık ve perakende alanlarında gerçekleştirmiş olduğu satışların etkisi söz konusu şüphesiz. Listenin ikinci sırasında bulunan Çukurova Holding Başkanı Mehmet Emin Karamehmet?in zenginliğinde Turkcell?in önemli payı var. Üçüncü zengin Şarık Tara?nın başkanı olduğu Enka Holding?in faaliyet alanı ise ağırlıklı olarak inşaat.

Dolayısıyla, üretimden ziyade hizmet sektörlerine dayanan bir zenginlik gerçekleşmiş. Türkiye?nin en zenginlerinin, üretim/istihdamda yaşanan derin krizden az veya çok paylarını aldıkları söylenebilir.

En zengin Türk kadınları?

Bu yılın dikkat çeken bir gelişmesi de, Sabancı Ailesi?nin Koç Ailesi?nin önüne geçmiş olması. Bu durumda, bu yıl listeye giren Sabancı Ailesi üyeleri sayısının Koç Ailesi?nden daha fazla olmasının yanı sıra kişisel servetlerin holding çatısı veya vakıflarda tutulması gibi etkenler dikkate alınmalı?

Sabancı Ailesi deyince, önce akla holding başkanı Güler Sabancı geliyor, Ancak, Güler Sabancı değil listenin başlarında, tamamında yer almıyor. Güler Sabancı?nın yokluğuna karşın, Sabancı Ailesi?nin neredeyse hemen tüm kadın üyeleri listenin ön sıralarındalar. Doğuş Holding Başkanı Ferit Şahenk?in kız kardeşi Filiz Şahenk ise, bu yıl ilk kez kadınların yer aldığı listenin kadınlar klasmanındaki birincisi?

Dolayısıyla, detaylı analizi yapılarak, yeni zenginlerin de gözlenebildiği araştırmadan farklı, ilginç sonuçlar çıkarabilmek mümkün. Hatta, tüm zamanlarda best-seller olan nasıl zengin olunur tarzı kitaplara konu da olabilir. Listede dönemsel zenginlik kaynakları konusunda sektörel tercihler üzerine önemli ipuçları da yakalanabilir. Bu dönem, Türkiye?nin zenginleri, başta enerji, diğer doğru alanlara yatırım yapıyor, satış-satın alma stratejilerini doğru oluşturuyor. Ayrıca sonuçlardan  önümüzdeki dönemlerde kadınların tam listenin başına yerleşebileceği mesajını da alıyoruz.

Belki de en önemlisi olarak, Fortune Amerika tarafından bu ay açıklanan global listede, Türk zenginlerinin sayısal çoklukla ön sıralara yükseldiği görüldü. Bu da, diğer nedenlerle birlikte, her ne olursa olsun, küresel krizin dünyadaki boyutları düzeyinde Türkiye?yi etkilemediğinin bir göstergesi olarak da düşünülebilir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

2 thoughts on “Tarihsel üçleme”

  1. Güzel bir özet olmuş Sedacığım, kalemine sağlık…Bana da en zenginin üretim değil de hizmet sektöründen olması ilginç gelmişti. Sevgiler

  2. Bu güzel özete ne denebilir ki… Her zamanki gibi harika bir Seda Poyraz yazısı…
    Birde resmi güncel olsa… Tebrikler…

Bir yanıt yazın