Sanayideki canlanma sınırlı da olsa umut verici

Ekonomi Koordinasyon Kurulu 39. Toplantısı,Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında Denizli Anemon Otel’de düzenlendi. Toplantıda konuşan TOBB Başkan Yardımcısı Bülent Koşmaz, ekonomiyi ve özel sektörü doğrudan ilgilendiren konuların, kamu ve özel sektör birlikteliğinde ele alınmasının, katılımcı demokrasinin en güzel örneği olduğunu ifade etti.
Ege Bölgesine yönelik olarak düzenlenen Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısına Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Ali Babacan ile TOBB Başkan Yardımcısı Bülent Koşmaz?ın yanı sıra Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ve Tarım Bakanı Mehdi Eker katıldı.

Ege Bölgesi’ndeki 8 ilden valiler, oda ve borsa başkanları, belediye başkanları, davetli sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin hazır bulunduğu toplantıda konuşan TOBB Başkan Yardımcısı Bülent Koşmaz, Türk özel sektörü olarak, hükümetle diyalog içinde olmaya büyük önem verdiklerini ifade etti. Koşmaz, Hükümetin açıkladığı yeni yatırım teşvik sisteminin, uzun vadede ülkemiz sanayisine rekabet gücü kazandıracak önemli bir başlangıç olduğunu söyledi.

Sanayideki canlanmaya da değinen Koşmaz, ?Sanayideki canlanma, sınırlı da olsa umut vericidir. Mevsimsel etkilerden arındırılarak hesaplandığında, sanayi üretimi 2009 yılı Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,3 artmıştır. Öte yandan, geleceğe yönelik planlar yapmadan önce, bugünkü sorunlarımıza da cevap bulmak, çözüm üretmek durumundayız. Zira bugünü kurtarmadan yarına ulaşmak mümkün değildir. O halde mutlaka, üretimin teşviki yoluyla, mevcut kapasitesinin işler hale getirilmesine öncelik verilmelidir. Kriz sonrasında en az hasarla yarışa devam etmeliyiz. Ne kadar çok işletmemiz ayakta kalırsa, o kadar güçlü olacağız? diye konuştu.

Fon akışlarında dengesizlik sorunu

Şirketlerin fon akışlarında ortaya çıkan dengesizliğin önemli bir sorun olduğuna işaret eden Koşmaz, ?Şirketlerimizin gelir-gider tahminleri, kriz öncesi ortama göre hazırlanmıştı. Oysa giderler aynı kalırken, gelirler beklenenin çok altında kalmıştır. Bu uyumsuzluğu gidermek üzere, şirketlerin mali ve vergisel taahhütlerini de zamana yayacak düzenlemelere ihtiyaç var.? dedi.

Koşmaz, bankacılık sektöründe buna yönelik bir uygulama yapıldığını vurgularken, BDDK?nın karşılıklar mevzuatındaki değişikliği ile bankaların kredileri yeniden yapılandırmasının mümkün olduğuna değindi. Benzer bir uygulamanın, vergi ve sosyal güvenlik prim borçları için de düşünülmesi gerektiğini bildiren Koşmaz, şöyle konuştu: ?Kamu alımlarında AB mevzuatına da uygun şekilde yerli üretime yüzde 15 fiyat avantajı uygulanması kararı alınmasına rağmen, fiiliyatta bugüne kadar uygulama olmamıştır. Bununla ilgili mevzuatın daha açık olarak yenilenmesine ihtiyaç var. Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yüzünden dolayı, bugün yurtiçinde yapılan taşımacılığın maliyeti, okyanus ötesi gemi taşımasının navlun maliyetini geçmiştir. Enerji fiyatları üzerindeki yüksek vergilemeden de vazgeçilmeli, TRT payı gibi ilgisiz eklentiler tamamen kaldırılmalıdır. Krizin etkilerini azaltabilmenin bir yolu da, şirketlerimizin yurtdışında yeni pazarlara ulaşmasını sağlamaktır.Krizden daha az etkilenen ülke pazarlarına girişi kolaylaştırmak üzere ihracat sigortası sisteminin yeniden yapılandırılmalıdır. 2010 yılı sonuna kadar, ihracatçılarımızın yurtdışı taşımacılık maliyetlerinin karşılanması için destek sağlanmalıdır. Yine bu kapsamda, yurtdışına mal taşımacılığı yapan TIR?lara sağlanan akaryakıt desteği artırılabilir.?

Hükümetin, istihdam yüklerini azaltan adımlarını ve küresel krizde uygulamaya koyduğu destek tedbirlerini takdir ettiklerini belirten Bülent Koşmaz, ?Özel sektör olarak biz de, hükümetimizin sağladığı bu imkânların boşa gitmemesi ve ekonomiye olumlu yansıması için çalıştık? İfadesini kullandı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise konuşmasında hükümet olarak oluşturdukları güven ortamı ve ülkenin uluslararası arenadaki itibarının en önemli değerleri olduğunu söyledi.

Küresel kriz döneminde aldıkları tedbirleri anlatan Babacan ?En önemli tedbirlerden biri de yatırımlara uyguladığımız teşvik programı. Türkiye genelindeki sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıkladık. Ege Bölgesi’ne bakacak olursak, sonuçlar yine oldukça iyi. Teşvik uygulamamız henüz yeni olmasına rağmen Temmuz-Aralık döneminde 8 ilde 237 yatırım için teşvik belgesi düzenlendi. Yatırım toplamı 1 milyar 700 milyon lira tutarında” diye konuştu.

Babacan, ?Türkiye bu krizden en az etkilenen ülkelerden birisi olacaktır’ dedik. Krizden en hızlı çıkacak ülkelerin başında da Türkiye yer alacaktır’ dedik. Bunu bugün pek çok uluslararası kuruluş teyit ediyor. Dünya Bankası, IMF, AB raporlarına bakın, ‘2010’da en hızlı büyüyecek ekonomi Türkiye ekonomisi olacak’ diyor. Bu raporlar, ‘Gelecek 40-50 yılın dünyada en önemli ekonomilerinden biri Türkiye olacak’ diyor ve bunu krizin ortasında diyor” İfadesini kullandı.

?İşi sıkı tuttuk?

?Bankacılık sisteminde yaptıkları reformların istisnai şekilde Türk finans sistemini krizden korunaklı hale getirdiğini vurgulayan Babacan, bunun nedeninin işi sıkı tutmak olduğunu, sağdan soldan esen rüzgarlardan karar almadan işi sıkı tuttuklarını dile getirdi.

21. yüzyılın Türkiye yüzyılı olacağına inandıkları ve bu hedef doğrultusunda azimle, cesaretle çalıştıklarını, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedeflediklerini, 500 milyar dolarlık bir ihracat hacmini, 1 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasılayı hedefleyen Türkiye’nin, statükoyla yoluna devam etme şansının olmadığının altını çizen Babacan, şöyle konuştu: ”30-40-50 yıl öncesinde kalmış tartışmaları ısıtıp ısıtıp gündemde tutarak, Türkiye hiçbir alanda, özellikle de ekonomide büyük atılımlar yapamaz. Sanal korkularla, sanal tehditlerle hayali tehlikelerle Türkiye ekonomisine küresel bir vizyon oluşturmak da mümkün değildir. İşte onun için cesur adımlarla korkuları yenmek, kaygıların yersiz olduğunu göstermek ve Türkiye’ye yeni bir ufuk çizmek zorundayız.”