Koç Topluluğu; sosyal sorumluluk projesi ?Meslek Lisesi Memleket Meselesi? ile KOBİ?lere Koç?luk yapıyor. 80?inci kuruluş yıldönümünde Koç Topluluğu öyle bir proje başlattı ki, yıllardır tartışıla gelen ?mesleki eğitim? sorununun çözümü için rotayı da çizmiş oldu. ?Meslek Lisesi Memleket Meselesi? Projesi nedir? Ülkemiz için neden bu kadar önemli? ?Mesleki eğitim? konusunda KOBİ?lere düşen görevler ne? Ayrıntıları, ?Bir yerde eğitim almaya gayret eden; sonra işsizler ordusuna katılan bir grup kardeşimiz var, öbür tarafta da istihdam edecek personel arayan ama yeterli kalitede personele ulaşamayan bir kesim var. Biz, mesleki eğitimin bütün bu karmaşa içerisinde bir umut ışığı olduğunu düşünüyoruz? diyen Koç Holding A.Ş. Kurumsal İletişim Koordinatörü Aylin Gezgüç, Mehmet Ali Doğan?a anlattı.
Sayın Gezgüç, ?Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi? nedir; neyi amaçlıyor?
Meslek Lisesi Memleket Meselesi (MLMM) Projesi, Koç Topluluğu?nun 2006 yılında kuruluşunun 80?inci yıldönümünde direktörümüz Oya Ünlü Kızıl Hanım?ın uzun araştırmaları sonucunda başlattığı bir projedir. Neden böyle bir proje başlatılmıştır, fikri nasıl doğmuştur, sanırım onu merak edersiniz. Kuruluşumuzun 80?inci yıldönümü olduğu için bir şekilde bu bir taçlandırma ve kutlama ihtiyacı oluyor. Ama bu etkinlik ve gösteriler kalıcı olmayan, çarpan etkisi yaratmayacak, Türk toplumuna faydası kısıtlı kalacak bir girişim olması yerine; bu tür bir eğitim projesi araştırıyor Oya Hanım. Araştırırken de zaten kurucumuz Vehbi Koç?un hem vakfı kurarken hem de kendi bireysel yardımlarından hep odaklandığı bir konu ve bizim en temel odak alanlarımızdan biri, eğitimi göz önüne alıyor. Ama eğitimde de sanayi, okul, işletme, eğitim içeriği, bursiyer, Koç topluluğu gibi farklı bir boyutta inceleyelim, istiyor. Ne yapabiliriz derken, mesleki eğitim konusu gündeme geliyor. Biliyorsunuz ki mesleki eğitim konusu, ülkemizde hiç gündemden düşmeyen ama herkesin sorunlarıyla ilgili söyleyeceği bir şeyler olan bir konu. Bir açılım yaratılabileceği düşünülüyor. Koç Topluluğu bu işe girerse bir fark yaratabilir ve o zaman belki de hep sorunlardan bahsetmek yerine, çözüm modelleri üretilebilir diye büyük bir gayeyle başlanıyor. Bunu yapabilmek için de bu iş memleketin meselesidir, ?meslek lisesi memleket meselesidir? gibi güçlü bir sloganla yola çıkılıyor ve proje gerçekten 81 ilde farklı meslekleri içerecek şekilde, mesleki eğitimin özüne inerek, okul-işletme bağlantısını kuracak bir şekle geldi bugün. Ama öncelikle çok önemli bir unsur, bu projeye Oya Hanım inandıktan sonra, hem bütün şirketlerimizdeki yöneticiler, hem onların da raporladığı başkanlar ve de Koç Ailesi?nin desteğini alarak başlıyor. Yani projeye olan inanç son derece yüksek. Tabii bu da bir rüzgar yaratıyor içeride. Mustafa Bey?in sahipliği, Ali Bey?in sahipliği sayesinde proje hiç hız kaybetmeden, içeriği daha da genişleyerek sürekli ilerliyor. Bu da büyük bir keyif bizler için. Çünkü biz bu projeye inanan, gönül veren bir grup insanız ve sahip çıkıldığı zaman ne kadar çok yol alabildiğimizi görüyoruz. O da bize büyük bir keyif veriyor, çalışmalarımızda bizi cesaretlendiriyor.
Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi, neden her kesim tarafından sahiplenilmelidir?
Projeyle ortaya çıktığı zaman bizim buradaki ekip, ben sonradan katıldım, herkes bir mesaj alsın istemiş, onun için ?Meslek Lisesi Memleket Meselesi? denmiş. Çünkü biliyorsunuz Türk insanı, hepimiz vatanımıza hizmet etme gayesi taşırız. Doğrudan bunu yapabilenler vardır devlet hizmetinde veya dışarıdan bir şekilde. Ama hepimizin kalbi bu vatan için atıyor. Dolayısıyla herkesin alması gereken mesajlar var. Sivil toplum örgütleri de devlet de, kamuoyunda çok farklı unsurlar çok desteklediler ve projeyi sevinçle karşıladılar. Bunda şunun da bir etkisi olduğunu düşünüyorum; yıllardır üzerinde durulan bir konu ama bir şekilde bir model olarak, bir çözüm olarak veya hadi bu konuyu konuşalım birlikte bir çözüme gidelim, bu hepimizin meselesi diye ortaya çıkılan bir platform yoktu. Bir de proje geliştirilirken bu bahsettiğiniz kesimlerle oldukça detaylı ve çok kereler görüşmeler yapılmış. Milli Eğitim Bakanlığı?yla oldukça sıkı bir şekilde görüşülmüş, ?nasıl bir destek sağlayabiliriz? bu alanda diye… Hâlâ da çok iyi ilişkilerle yürütüyoruz projeyi. Çünkü bizim Koç Topluluğu, çok büyük bir topluluk. Türkiye?nin gayri safi milli hasılasının yüzde 10?unu, ihracatının da aynı şekilde, sektörlere göre değişmekle birlikte yaklaşık yüzde 10?unu ortalamada sağlayan bir dev, sanayi devi, hizmet devi. Ama baktığınızda herkesin kendi üzerine düşeni yapması halinde ancak bu mesele çözülebilir. Devletin çözmesi gereken, Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ve okulların yönetimlerinin çözmesi gereken sorunlara, biz buradan Koç Topluluğu olarak ne müdahale edebiliriz, ne de onların yerine geçip o sorunları çözmeye kalkışabiliriz. Ama biz sanayi ve eğitim kesişiminde, sanayi olarak üstümüze düşeni yaparsak eğer ve bunu yaparken ilgili diğer unsurları da harekete geçirebilirsek, o zaman memleket meselesini hep birlikte çözebiliriz. Çünkü bu konu, mesleki eğitim konusu çok boyutlu bir konu. İşin içine üniversiteler giriyor, işin içine liseler giriyor, işin içine çıraklık eğitim merkezleri giriyor, KOBİ?ler giriyor, büyük sanayi kuruluşları giriyor. Milli Eğitim Bakanlığı?nın kendisi, YÖK ve politik bir takım kararlar da gerekiyor. Aynı zamanda odalar, TÜSİAD yani eğitim verme konusunda işine odaklayan sivil toplum örgütleri, İş ve İşçi Bulma Kurumu? Dolayısıyla çok boyutlu bir konuyu, bütün bu kurumları ancak bu işin içine çekerek çözmek gerekir. Bu konuda ben, iki üç senedir projenin ömrü boyunca, bütün tarafları farklı defalarda görmek, onların ne yapmaya çalıştığını dinleme fırsatı buldum ve şu eksik değil bu konuda; ilgi kesinlikle eksik değil. Dikkat de eksik değil ama toplu bir hareket, birlikte hareket etme yerine henüz gelemedik. Ama nereye geldik derseniz eğer, biz projeyle başladığımız noktada 183 okuldaydık, şimdi 262 okuldayız. Her şehirde burs verdiğimiz öğrencilerimiz var. Türkiye?de yaklaşık 4 bin tane meslek lisesi var. Bizim her meslek lisesine gitmemiz, her meslek lisesindeki tüm öğrencilere burs vermemiz mümkün değil. Bunu kimse yapamaz ama ne yapabiliriz? Her seçtiğimiz okulda en başarılı, mesleki eğitime en çok inanan ve gerçekten de aldığı o destekle büyük fark yaratabilecek, büyük zıplama yapabilecek kardeşlerimizi bulup, bu arkadaşlarımızı mesleğe kazandırmak, hayata kazandırmak, bir şekilde tutundurmak istiyoruz ve onların başarılarının diğer arkadaşlarımıza da örnek olmasını istiyoruz. Çünkü baktığınızda Türkiye?de ne yazık ki şöyle bir yanılsama var; biz itibarın, mesleğin, eşin, her şeyin üniversite eğitimine bağlı olduğunu düşünüyoruz ve çocuklarımızı hep bu yönde yetiştiriyoruz. Bu bizim kendi bireysel hatamızdan kaynaklanan bir şey değil, sistem bunu bu şekilde geliştiriyor. Ama baktığınızda şöyle bir gerçek daha var ki, her üniversiteden mezun olan iş bulamıyor. İkinci bir gerçek daha var ki, her liseden mezun olan arkadaşımız da üniversiteye giremiyor, kaynakları imkan vermiyor, zamanı imkan vermiyor. Bir şekilde, her sene 100 bin öğrenci, üniversite sınavına girmeyi deniyor ama imkansızlıklar sebebiyle başarısız olarak sistemden ayrılıyor. Bunların içerisine baktığımızda mesleki eğitim almış olan, meslek lisesinden mezun olan kardeşlerimizin bir kere denediğini ve ondan sonra işe yerleştiğini görüyoruz. Ancak genel liselerden mezun olan kardeşlerimizin ise iki üç kere, üniversite sınavına tekrar tekrar girdiklerini görüyoruz. Şimdi biz hep gurur duyuyoruz; bizim nüfusumuz genç, daha da nüfusumuzu artıralım. Dünyanın demografik gelişmelerinize baktığınızda genç bir nüfusa sahip olmak büyük bir avantaj diyoruz, gurur duyuyoruz. Evet bu doğru, haklı bir gurur ama bir yere kadar. Eğitimsiz bir nüfus, toplumu taşıyacak nüfus değil. Çünkü eğitim almadığı sürece, çalışma dünyasına girmediği sürece, çalışan nüfus olamayacağı için, o genç nüfustan faydalanmak mümkün olmayacak. Asıl farkı yaratan, eğitimli ve genç nüfus ve de bunların verimli bir şekilde istihdama katılıyor olması. Yine verilere baktığınızda; iş dünyasında istihdam edilen kişilerin eğitim istatistiklerine baktığınızda; çok büyük bir kısmının lise diplomasının bile olmadığını görüyorsunuz. Şöyle bir problem var; bir yerde eğitim almaya gayret eden, sonra işsizler ordusuna katılan bir grup kardeşimiz var, öbür tarafta da istihdam edecek personel arayan ama yeterli kalitede personele ulaşamayan bir kesim var. Biz, mesleki eğitimin bütün bu karmaşa içerisinde bir umut ışığı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü mesleki eğitimi alan kardeşlerimiz eğer zamanları, imkanları, kaynakları elvermiyorsa, hiç değilse mesleki eğitim alarak liseden mezun olacaklar ve bu şekilde bir yerlerde istihdam sağlama imkanı olacak. Dolayısıyla işverenlerin de orada mesleki eğitim almış olan kardeşlerimizden yana tercihlerini kullanmaları gerekiyor ki, gerçekten akla kara birbirinden ayrılabilsin.
Proje kapsamında bugüne değin neler gerçekleştirildi?
Biz proje kapsamında 262 okuldayız dedik ve burs veriyoruz dedik. Bu bursları verebilmek için bizim çok dikkatli bir seçim sürecini yönetmemiz gerekiyor. Çünkü kriterlerimiz şu; başarılı, mesleğe inanan, mesleki eğitim almak için orada bulunan ama koşulları müsait olmayan arkadaşlarımıza bir meslek kazanandırmak, bir meslek edindirmek. Bunu biz 81 ilde yapmaya gayret ediyoruz. Tabii ki 81 ilde de, benim buradan Aylin Gezgüç olarak veya vakıftan çalışan arkadaşlarımın gidip, bu doğru tercihi yapmaları mümkün değil. Artı biz ?Meslek Lisesi Memleket Meselesi? bursiyerlerinin gerçekten diğerlerine göre farklarını hissedebilecekleri şekilde, bizden destek görebilmelerini istiyoruz. Bu nasıl olacak? Bu bir histir. ?Ben Koç bursunu aldım, Koç Ailesi?ndeyim?, ?beni düşünen benim için bu burs programını hazırlayan birileri var ve ben de derslerimi daha iyi çalışmak istiyorum, daha başarılı olmak istiyorum.? Bu hissi nasıl verebiliriz çocuklarımıza? Uzaktan sadece banka hesaplarına aktarılan burslarla veremeyiz. Ne yapıyoruz? Öncelikle bursa seçilirken okullarda çok iyi bir şekilde duyuru yapıyoruz. Şimdi tüm Türkiye genelinde duyuru yapamıyoruz. Çünkü o zaman çok kardeşimiz belki isteyecek ama herkese yetecek kadar bir burs kontenjanı olmadığı için seçtiğimiz okullarda duyuruları yapıyoruz. Okulları seçerken de Milli Eğitim Bakanlığı?yla birlikte çalışıyoruz. Artı, şirketlerimizin ilgilenebileceği okullarla çalışmayı istiyoruz. Çünkü dediğim gibi bu iş kağıtla, banka hesabına aktarılan bursla bitecek bir iş değil. Oradaki insan faktörünü işin içine katmamız gerekiyor. Dolayısıyla bizim 21 şirketimizden, 21 Koç Topluluğu şirketi aktif olarak bu projenin içerisinde bizimle birlikte çalışıyor. Ben burada sizinle konuşuyorum ama konuşurken aslında yaklaşık 350 kişilik gönüllü bir Meslek Lisesi Memleket Meselesi grubu adına konuşuyorum sizinle. Çünkü onlar ve biz, birbirimize verdiğimiz bu heyecanla, projeyi götürüyoruz. Onları bu projeye çağırmak için yaptığımız çağrı vardır, ?Koç?luğunu göster? diye. Mesleki eğitim konusuna inanan, bu konuda bildiklerini, ışığını genç arkadaşlara vermek isteyen, meslek lisesi tercihen mezunu olan arkadaşlarımız ama hiç şart değil, sadece bu konuya inanmak ve çalışmayı istemek yeterli, bu proje kapsamında gönüllü olarak bursiyerlerimize ?meslek lisesi koçu? olarak gönderiyoruz. Meslek lisesi koçları, okullarda duyuruları asıyor, okul müdürleriyle iletişimde bulunuyor. Sürekli olarak buradan ve şirketlerimizden okulla olan iletişim köprüsünü meslek lisesi koçlarımız sağlıyor. Kimdir meslek lisesi koçları? Her yaştan, her sektörden, her eğitim grubundan arkadaşlarımız. Kimisi kadın, kimisi erkek, kimisi bekar, kimisi evli. Dediğim gibi kimisi çok genç, kimisi de çok kıdemli ama hepsi bu işe inanan arkadaşlar. Daha sonra okullardan başvuruları topluyoruz. Sonra onları bahsettiğim kriterlere göre ki, bunların hepsi artık bir portal aracılığıyla yapılıyor; mesleklisesimemleketmeselesi.com.tr web adresinden. İstedik ki gerçekten kendi ayağı üzerinde durabilen öğrenciler olsunlar. Kendileri için bir şey yapmayı istesinler. Yani, sadece çok kıymetli, çok değer verdiğimiz okul müdürlerinin tespit edip, ?şu on çocuğa burs alalım? demesindense, geniş bir duyuru yapıp, ?ben bu bursu alacağım, derslerimde başarılı olacağım, eğitimime devam etmek için böyle de bir maddi kaynağa ihtiyacım var? diyen öğrenci, okul müdürüyle konuşarak portal üzerinden başvurusunu yapıyor. Daha sonra biz, onları eliyoruz, yirmi-otuz kişilik bir aday bursiyer havuzu hazırlıyoruz. Sonra da meslek lisesi koçlarımız, okul müdürü, rehber öğretmen, onlarla tek tek görüşüyorlar ve böylelikle bursiyerlerimizle bizim doğrudan temasımız sözkonusu oluyor. Ardından seçilen bursiyerlerimizin her birine Mustafa Bey mektup gönderiyor; bu bursun neden bizim için önemli olduğunu, neden onun için önemli olduğunu aktaran. Ardından kendileriyle uzun bir süre birlikte olacak meslek lisesi koçlarımız, onları çalıştıkları iş yerlerinde veya okulda, okul müdürünün göstereceği yerde, ?burs programına hoş geldiniz? diyerek, o mektupları kendilerine tek tek sunuyor. Ardından da öğrencilerle ayda bir olacak şekilde modülleri uygulamaya başlıyorlar. Bu modül dediğim nedir? Biz tabi Milli Eğitim Bakanlığı?dan esinlendik. Milli Eğitim Bakanlığı artık modüler eğitim sistemine geçti. MEGEB Projesi kapsamında çok ciddi işler yaptılar ve günümüz şartlarına uygun mesleki eğitimi verebilmek için modüler eğitim hazırladılar. Biz de istedik ki, bu bireysel görüşmeler sırasında öğrencilerimize ışık tutalım. Psikologlarla birlikte ve de eğitmenlerle birlikte, ne yapabiliriz acaba kısmını araştırdık, sivil toplum örgütleriyle de bunu araştırdık ve şunu gördük: Türkiye?de özellikle mesleki eğitimi seçen kardeşlerimizde geleceğe yönelik olarak gençlerimizde bir ümitsizlik, bir hayal kurma eksikliği var. Bunu araştırmalardan tespit ettik. Oysa siz de biliyorsunuz ki, Einstein gibi bir insan da demiştir ki, ?hayal kurmazsanız hiçbir şey gerçek olamaz.? Dolayısıyla biz öncelikle, onların hayal kurmalarını istiyoruz. Ama bunları gerçekleştirebilmek için özgüveni olması gerekir, gerçekçi olması gerekir, bir hedefe bağlı olması gerekir. Bunların hepsini onlara anlatan, onlarla birlikte bunu yaşamalarını sağlayan, yaşayarak öğrenmelerini, sohbet ederek öğrenmelerini sağlayan modüller hazırladık.
Proje nasıl işliyor, bursiyerlerin özgüveni nasıl geliştiriliyor?
Biz senede bir kere, bütün meslek lisesi koçlarını buraya topluyoruz, onlara eğitmen eğitimi veriyoruz. Hem kendilerinin kullanacağı malzemeleri hazırlıyoruz, hem öğrencilerin kullanacağı malzemeleri hazırlıyoruz. Her sene için bir tema belirledik. Dokuzuncu sınıf için ?Kendimi Keşfediyorum? teması. Çünkü tespit ettik ki, meslek lisesini tercih eden arkadaşlarımız aynı zamanda çok ciddi bir sosyal baskıyla da karşılaşıyorlar. ?Sen ne yaptın da buraya geldin, hayatını nasıl kararttın! Gelinecek yer miydi burası, halbuki sen çok daha başarılı olabilirdin? Kaydırdın mı sınavda, uyudun mu, ne yaptın?? gibi bir baskıyla karşılaşıyorlar. Hatta kimisine, ?annen baban da mı engel olmadı, hani gidecek yer mi yoktu?? deniyor. Gerçekten çok ciddi anlamda bir yüklenmeyle karşı karşıyalar ki, zaten zor bir karar vermişler. Ama bu sefer sevinerek tesbit ettik ki, bir kere meslek lisesine giden kardeşlerimiz birebir eğitim ne demek, gerçek anlamda ilgili öğretmen ne demek, görüyorlar. Çünkü gerçekten çok emektar öğretmenlerimiz var meslek liselerinde, mesleğine inanan, o zor koşullarına rağmen onu bir şekilde aktarmak isteyen. Dolayısıyla oraya gittikten sonra, bu sıkıntıyı yaşıyor kardeşlerimiz. Yani yanlış yerde miyim, ben kimim, niye buradayım, ilerisi benim için bir ümit ışığı olabilir mi? Biz onlara öncelikle kendilerine güvenmelerini hatırlayacakları özgüven modülleri; hedef nasıl belirlenir, zaman kullanımı nasıl yapılır, bunları anlatıyoruz. Birinci senenin adı ?Kendimi Keşfediyorum? senesi. İkinci sene onuncu sınıfta biraz daha, bu modüler sisteme göre uzmanlaşarak ilerliyorlar artık. Her okulda aynı şekilde uygulanır uygulanmaz onu bilemiyorum, Milli Eğitim Bakanlığı imkanları doğrultusunda her okulda aynı sistemi yerleştirmeye çalışıyorlar ve biz diliyoruz ki bütün okullarımızda bu sistem tez zamanda uygulanır, çünkü çok güzel bir sistem. Onuncu sınıfta da onların daha mesleğine inanan, yavaş yavaş seçtikleri alanda çalışmalar yürütebilmelerini sağlayacak alt destekler veriyoruz. Sosyal bir vatandaş olduğunu hatırlatıyoruz ve diyoruz ki; proje nasıl hazırlanır, ekip çalışması nasıl yapılır, etrafımızdaki sorunlara karşı duyarlılık nasıl geliştirilir? Çünkü biliyorsunuz biz başımıza gelen her şeyi bir başkasından biliriz ve başımıza gelmeyen her şeyi de başkasından biliriz. Oysa hayat gerçekten siz de çok iyi biliyorsunuzdur ki, bir şeyleri istemek ve onun için çalışmakla ancak şekillendirilebiliyor. Biz onlara diyoruz ki, ?etrafınıza bakın, atılgan olun, girişimci olun.? Aynı sene bir yarışma düzenliyoruz. İlkini geçen sene başlattık: ?Meslek liseliyim başarılıyım.? İstedik ki ?meslek liseliyim başarılıyım? desinler, bunu hissetsinler ve gerçekten de onun için bir şeyler yapsınlar. Hayal kurun, kendinizi nerede görüyorsunuz meslek lisesinden sonra dedik. Kendi bursiyerlerimiz arasından 20 kardeşimiz çok güzel eserler gönderdiler. Onları daha sonra burada Koç Üniversitesi?nde ağırladık bir hafta. Onlara yine bahsettiğim bu kişisel gelişim çalışmalarını uyguladık, İstanbul?u gezdirdik. Birlikte çok güzel vakit geçirdik ve buraya gelirkenki halleriyle, giderkenki hallerini görmenizi isterdim. O kadar mutlu, ayakları kuvvetli yere basan bir şekilde gittiler ki… Çünkü geldiklerinde o baskıyı yeni görmüş bir haldelerdi. ?Kendimizi sayenizde özel hissettik? dediler ve öyle gittiler. Bunu da internet sayfamızda çok güzel bir şekilde detaylarıyla bulmanız mümkün. Resimleriyle beraber, kardeşlerimizin eserleriyle beraber. Şimdi bu sene, yine onuncu sınıf bursiyerleri arasında, yine atılganlığı, girişimciliği teşvik etmek amacıyla bir yarışma düzenliyoruz. Ama bu seneki daha farklı bir yarışma oldu. Bu sene ?Sosyal vatandaşlık gereği mesleki eğitim? dedik. Onların hepsinin odaklandığı ilgilendiği şey bu. Mesleki eğitimi geliştirmek için etrafınıza baktığınızda kendinize siz ne rol biçiyorsunuz? Herkes buradan bir mesaj çıkarsa, buradan ne çıkar? Bence öğrenci de çıkarmalı, okul müdürü de çıkarmalı, KOBİ?ler de çıkarmalı, sanayi devleri de, TÜSİAD da.. Ve devam eder bu. Herkes kendine bir rol biçmeli ve o rolü iyi oynamalı. Siz ne yapabilirsiniz, diye soruyoruz? Bunu bu projeyle, Dünya Bankası?nın düzenlediği ?yaratıcı fikirler yarışması?nın altında bir kontenjan açtık, bizim mesleki eğitim programımızla ilgili, orada yarışıyor arkadaşlarımız. 54 başvuru aldık bu seneki yarışmamız için. Geçen sene 154 başvuru almıştık. Tabi geçen senekiyle bu seneki çok farklı. Birinde proje geliştirmek gerekiyor, bir sorun tespit etmek gerekiyor. Bu seneki şöyle güzel, meslek lisesi koçları ve okuldan rehber öğretmenleri veya okul müdürleriyle birlikte geliştiriyorlar. Kazanan bir gruba da o projeyi uygulamaları için finans desteği vereceğiz. Bu seneki bütçemizi de bu şekilde kullanıyoruz. Geçen sene onları burada ağırlayarak kullanmıştık. Bu sene de o projeyi uygulamaları için destek vereceğiz.
Üçüncü sınıfta stajla daha çok yoğunlaşıyorlar, dördüncü sınıfta da mezun olacaklar. Nerede iş bulabilirim, nasıl bir CV hazırlayabilirim, mülakat teknikleri nasıldır, gibi? Onlarla bunları çalışıyor olabilecek meleklerimiz. Meslek lisesi koçları; MLK-melek olarak kendilerini kısaca adlandırıyorlar. Biz de onları gerçekten melek gibi görüyoruz. Çünkü işlerinden, güçlerinden, eşlerinden, çocuklarından zaman ayırıyorlar ve bu projede gönüllü olarak çalışıyorlar. Yani, hani herkes kendine bir rol biçmeli dediğim bu. Bir vatandaşlık rolü olarak bile ben ne yapabilirim? Bunu yapabilirim, onu yapıyor.
Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi?nin memleket gururu olması için neler yapılabilir?
Herkes kendi üzerine düşeni, ne yapabileceğini en iyi şekilde başka kaygılardan arınıp bu konuya odaklı, gerçekten bu konuyu çözmek için ne yapabilirim, bu konuya destek olmak için ne yapabilirime odaklansa, bu konu memleket meselesi olmaz, memleket gururu olur. Başka da bir derdimiz telaşımız olmaz. Çünkü başarılı olunduğunda bu proje sayesinde sanayide verimlilik sağlanacak, istihdamda kalite artışı sağlanacak, mesleki eğitimin kendi kendini yenilemesi için ilave kaynaklar yaratılmış olacak. Çünkü meslek lisesinden mezun olan kardeşlerimizin verimliliğe faydasını gören şirketler, daha dikkatli bir şekilde meslek liselerine eğilecekler. Bizim şirketlerimizin yaptığı gibi belki laboratuvar kuracaklar. Şimdi bizden isteğimiz, en çok gurur duyduğumuz şey, bu proje kapsamında şirketlerin kendi kendilerine ilham alıp biz de şu şekilde bir katkı sağlayalım dedikleri çeşitli projeler geliştirmeleridir. Bu gerçekten gurur verici ve başkaları tarafından da söylediğiniz gibi alıp model olabilecek birşeydir. Ne yapıldı? Mesela Fiat Laboratuvarları kuruldu geçen sene. 11 okulda Fiat?ın desteğiyle makine otomotiv bölümlerindeki otomotiv parkları yenilendi. Bununla kalmadılar aynı zamanda orada eğitim görecek arkadaşlarımıza da eğitim modülleri hazırlandı. O yeni laboratuvarda alınacak eğitimleri de hazırladılar. O eğitimi verecek Milli Eğitim Bakanlığı personellerini, öğretmenlerini yetiştirdiler. Biz de onlara bahsettiğim kişisel gelişim modüllerini aktardık ve burs kontenjanından onlara da bir bölüm ayırdık. Böylece onların modeli, bizim model hepsi bir araya geliyor. Meslek Lisesi Memleket Meselesi şemsiyesi altında içeriği giderek genişliyor.
Meslek Lisesi Memleket Meselesi projesi sadece istihdam amaçlı mı, yoksa girişimciliği özendirmeyi de içeriyor mu?
Bizim proje aslında sadece istihdama yönelik olsaydı; o zaman 81 ille uğraşmak gibi büyük bir yükün altına girmezdik, 81 ile ancak devlet yetişebilir. Biz o okullara yetişebilmek, oralarda meslek lisesi koçları bulabilmek, öğrencilerimizle aynı şekilde aynı mesafede durabilmek için büyük gayret sarf ediyoruz. Baktığınızda bazı okullarda bazı öğrencilerimizin seçtiği bölümlere Koç Topluluğu?nun hiçbir zaman ilgisi olmamış, hiçbir zaman da ilgili olmayacak sektörler. Yani bizden burs alan öğrenciler, illâ bizim ana dallarla veya ara dallarla ilgili okullarda, bölümlerde okumuyorlar. Çünkü bizim inancımız, bu işin sadece ve sadece büyük sanayi işletmelerinde veya büyük hizmet işletmelerinde bitmediği yönünde. Yani biz girişimci ruhun önemine inanıyoruz ve Vehbi Bey bu konuda da önemli bir ilham kaynağı. O girişimci ruha sahipmiş ve belli ilkelerle, belli kültürlerle bunu hem kendisi içselleştirmiş hem etrafına yaymış. Şimdi biz de seçim yaparken bu projeyi nasıl şekillendirelim? Seçim yaparken dedik ki, her ilde olması lazım ve hangi bölümde olursa olsun, bu anlamda bir fark yaratabileceğini düşünen, çalışkan ama imkanı olmayan öğrencilere ulaşılması lazım. Dolayısıyla bunun içinde anaokulu eğitimi alan öğrencilerimiz de var, denizcilik eğitimi alan öğrencilerimiz de. Bilgisayar eğitimi, endüstriyel tasarım eğitim alan da. Yani her türlü bölümden öğrencilerimiz var. Önemli olan hangi bölümü okursa okusun bir kişinin kendine inanması, yapabileceklerine inanması. Buna ben, ?girişimci ruh? diyorum. İsterseniz devlet memuru olun; girişimci ruhla yaptığınız işinizi, tutkuyla yaptığınız işinizi, diğerlerinin arasında farklı kılmak çok daha mümkün, çok daha kolay. Eğer o ruh yoksa zaten ne yazık ki istediğiniz kadar güzel eğitimler sunulmuş olsun sizlere, bir fark yaratamıyorsunuz. Hele bir de üstüne, küçük ve orta ölçekli işletmeler gibi, Türkiye?nin çok ciddi anlamda lokomotifi olan işletmelere geçecek kardeşlerimize de destek olma fikri, bizi çok heyecanlandırıyor. Çünkü orada da büyük bir katma değer yaratılıyor. Bizim bunu desteklemek için yaptığımız işbirlikleri var. Bu konuda çalışan, girişimcilik üzerine çalışan sivil toplum örgütü var. Biz onlara destek verdik. İstanbul, Ankara ve İzmir?de pilot olarak bizim burs verdiğimiz okullarda ve Milli Eğitim Bakanlığı?nın seçtiği birkaç okulda daha, girişimcilik konusunda çok güzel çalışmaları var. Şöyle; sanal bir şirket kuruluyor. Yani sanal derken hisse senetleri, pazarlama müdürü, finans müdürü, pazarlama müdürü, genel müdürü olan ve öğrencilerden kurulu bir şirket ve bu şirket; işte anahtarlık üretiyor ya da kurabiye yapıyor. Toplantı kültürü nedir? Bir işletme kültürü nedir? Çünkü bugün Türkiye?de veya başka bir yerde, bir işletme kurmak ve onu yerleştirmek, işletmenin bir katma değer sağlaması, ürününü piyasayla buluşturması, en doğru adamları seçmesi, bunlar o kadar kıymetli şeyler ki? Yani ben işletme okudum, belki onun için bunun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum ama ülkelerin büyüyüp kalkınması için özel sektörün, girişimci ruhun önemine ben gerçekten inanıyorum ve bu iş zor bir şey. Yani biz eve bir kalem götürdüğümüzde çocuğumuzun o kalemin kıymetini bilmesi gibi, bir işyerinde çalıştığımızda da bize verilen masadan, bizden beklenen işin kalitesine kadar hepimizin o sorumluluk ve bilinci taşıması gerektiğine inanıyorum ben. İster bir KOBİ?de çalışalım, ister büyük bir sanayi organizasyonunda çalışalım, işte bu girişimcilik modülüyle kardeşlerimiz bu işin aslında gerçekten zor olduğunu, para kazanmanın kolay bir şey olmadığını, emeğin gerçekten çok kıymetli birşey olduğunu görüyorlar ve kendileriyle çok gurur duyuyorlar. Bunu biz Haydarpaşa Meslek Lisesi?nde başlattık. Benim çok beğendiğim okullardan biri ve okul müdürü de gerçekten son derece ileri görüşlü. Biz ilk orada başladık ve bize dedi ki, ?Ben öğrencilerimin kılık kıyafeti, duruşu, hareketlerindeki değişime inanamıyorum!? Bu şirketi kurdular, hisse senetleriyle paraları topladılar, sonra kazandıkları parayı sosyal sorumluluk amaçlı kullanıyorlar. Yani o parayı alıp hani bir şekilde kurabiye, sakız almak için kullanmıyorlar. Onda bile bir sorun yok ama o parayı da bir sosyal soruna çözüm için getiriyorlar. Kendilerini tanıttıkları zaman, ben şu şirketin pazarlama müdürüyüm, diyorlar. Yani o rolü taşımak, onları o kadar olgunlaştıran, kendilerine güven getiren bir şey ki? Biz girişimciliğe inanıyoruz ve bu işi sadece istihdam boyutuyla değil, aynı zamanda sosyal girişimcilik ve de ekonomik katma değer yaratabilecek şekilde desteklemeye gayret ediyoruz.
Kız öğrenciler için özel ayrıcalıklar var mı?
Biz bu projeye başlarken o kadar geniş bir yelpazede amaçlarımız var ki, hem bir anda kamuoyunda mesleki eğitimin itibarını mevcut yerinden daha yüksek bir yere taşımak istiyoruz, bir yandan da öğrencilere ulaşarak onların bu konuya ilgi göstermesini ve gerçekten inanarak mesleki eğitime başvurmasını istiyoruz. Bir yandan okul müdürlerini, bir yandan Milli Eğitim Bakanlığı?nı, yani o kadar bir geniş yelpazede, hem macro hedefleri hem micro hedefleri olan bir proje ki. Bir yanda itiraf etmek istiyorum, yüzde 50 yüzde 50 kız ve erkek öğrenci dağılını tutturmaya çalışıyoruz. Bunun zorlukları şöyle; öncelikle mesleki eğitim erkeklerin gönderildiği, tercih edildiği bir eğitim olarak düşünülmüş, kız meslek sırf bu yüzden ortaya çıkmış. O kadar çok hikaye alıyoruz ki, ?sizin verdiğiniz burs sebebiyle dedem beni okula göndermeye karar verdi?, ?bu burs olmasaydı annem izin vermiyordu?, ?babam beni okuldan alıyordu, sizin bursunuzu duyunca verdi.? Benim şu an bile gözlerim doluyor bunlardan bahsederken. Gerçekten bu bize çok gurur veriyor. Çünkü Türkiye?de ilköğretimden sonra okulu terk etmesi için hem kız öğrencilere hem erkek öğrencilere ciddi bir baskı söz konusu. Ama kız öğrencilerine olan baskı, baktığınızda bire dokuz nispetinde. Yani her bir erkek öğrenci için düşünün ki dokuz kız çocuğu okumuyor, evinde oturuyor. Dolayısıyla biz, kız öğrencilerine destek vermekten çok mutluluk duyuyoruz. Bunu yapabilmek için ilk sene üçte bir kız mesleklerden, üçte bir erkek mesleklerden ve üçte bir de ticaret turizmden alıyorduk. Fakat baktık ki eğer bu şekilde devam edersek, biz hem meslek lisesi koçları anlamında hem de olduğumuz illerde öğrencilerimize mümkün olduğu kadar staj imkanı veremiyoruz. Staj imkanı verebilmek için biraz daha bizim alanımıza açılmak gerekiyor. Onun için kız mesleklere genel olarak gitmektense, endüstri meslek veya ticaret turizmde okuyan kız öğrencilerini desteklemeye çalşıyoruz. Bunun da aslında daha anlamlı olduğunu düşünüyorum, erkek öğrencilerle aynı yerde aslında çok daha desteğe ihtiyacı olabilecek öğrencilerimiz var. Şu anda, her sene tabii başvurulara göre, başarı durumlarına göre öğrenciler programda kalıyor veya ekleniyor. Yaklaşık olarak yüzde 48 kız öğrenci bursiyerimiz var.
Mesleki eğitim konusunda KOBİ?lerin üzerine düşen görevler nelerdir?
Geçenlerde Mersin?e çok büyük bir keyif aldığım bir seyahat yaptım. Sağolsunlar beni, sosyal inovasyon konusunda, Meslek Lisesi Memleket Meselesi projesini anlatmak için davet ettiler. Onların her sene bir inovasyon yarışması varmış. Yörede yaratıcı fikirleri olan ve de bu yaratıcı fikirleriyle ticari açılımlar sağlayan veya maliyeti düşüren veya çevreye katkısı olan kişileri ödüllendiriyorlar. Bu ödül töreninde sağ olsunlar beni de istediler, ben de gittim bu projeyi anlattım. Ertesi gün de orada Mersin Ticaret ve Sanayi Odası?nın kendi girişimleriyle başlattığı, özel olarak kurduğu bir meslek lisesi var, orayı ziyarete gittik. Bizim desteklediğimiz meslek liselerini ziyarete gittik. Benim için çok keyifli bir ziyaret oldu. Çünkü şunu gördüm, kim olursanız olun, bu konuya inanıyorsanız muhakkak yapabileceğiniz bir şey vardır; bu birincisi. İkincisi; eğer bir işletmeniz varsa bu işleşmenizde doğru insanları çalıştırarak ileri gideceğinizi zaten tespit etmişsinizdir çalıştığınız kişilerden. Şimdi mesleki eğitim alan, mesleki formasyonu olan kardeşlerimize bir şans verilmesi ve istihdam seçilmesinde bu kardeşlerimizden yana tercihlerini kullanması, bence başlı başına yapılabilecek büyük bir adım. İkinci; herkesin işletmesinin olduğu yerde yakınlarında bir meslek lisesi illâ ki vardır, hatta belki de bizim destek verdiğimiz bursiyerlerin olduğu bir meslek lisesi de olabilir. Oradaki öğrencilere gerçek anlamda; iş dünyası nedir, neler beklenir ve öğrencilerin bu dünyaya açılımlarını sağlayacak bir staj imkanı sağlanabilir. Devlet bu konuda gereken desteği işletmelere veriyor; onların stajları sırasında öğrencilerimizi sigortalıyor. Hani bu çok güzel bir durum. Hem öğrencimiz kazanıyor, hem işletmecimiz kazanıyor, hem devlette kazanıyor. Dolayısıyla okul müdürleriyle temas edebilirler. Kendilerine bizim bursiyerimiz de olmak üzere, çünkü biz gerçekten bu anlamda örnek öğrencileri seçiyoruz, staj yapacak güzel öğrencileri seçebilirler, başarılı bursiyerler tespit edebilirler. Onlara burs verebilirler. Kendileri olmasa bile 10-15 tane benzer işletme biraraya geldiğinde, bizim çok güzel atasözlerimiz var, yani yaşım ilerledikçe bu atasözlerini daha da kıymetli buluyorum; ?birlikten kuvvet doğar? diye. Kendi odalarıyla birlikte proje geliştirebilirler, ahbaplarıyla birlikte proje geliştirebilirler. Gerçekten başarılı öğrencilere bizim listelerimiz var, kontenjanlarımız belli, beş öğrenciye daha burs vermeyi her zaman istiyoruz ama o kontenjan içinde kalıyoruz, bize sorabilirler, biz onlara isim bile verebiliriz. Bizim stajyerlerimize bizim staj sağlayamadığımız yerlerde onlar staj imkanı sağlayabilirler. Okulun bir ihtiyacını sağlayabilirler ve işte böyle böyle sanayi-okul işbirliğinin tohumlarını atabilirler. Bundan daha güzel, bereketli bir şey düşünemiyorum ben.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.